Gönderi

384 syf.
·
Puan vermedi
İkinci ciltte, Birinci Dünya Savaşı nedeniyle üç yıldır cephelerde olan Kazaklar artık savaşmak istemiyor, evlerinin, köylerinin hasretiyle yollara düşüyorlar ama bu sefer bir de iç savaş çıkıyor. Devrim, karşı devrim, kızıl muhafız, beyaz muhafız derken bu sefer de taraflar birbirlerine düşüp kendi kendilerini kırıyorlar. Haklı, haksız, doğru, yanlış birbirine karışıyor. Buradan sonrasını yüreğim kaldırmadı, çok zorlandım okurken. İnsanlar bir yere toplanıyor, üç beş köyün ileri geleniyle (!) divanıharp kuruluyor ve çıkan sonuç hiç değişmiyor: idam. Bunun da çeşitleri var tabi ve her biri birbirinden korkunç. Ha bir de köyün ileri gelenleri ve birkaç şanslı kişinin aldığı “iyileştirme” cezası var, diğer adıyla değnek. Mihail Şolohov bütün bu sahneleri de o kadar canlı resmetmiş ki defalarca kitabı elimden bırakıp, okuduklarıma anlam vermeye çalışıp, gözyaşlarımla mücadele etmek zorunda kaldım. Velhasıl, o taraftan, bu taraftan, ne taraftan olursa olsun insanın insana yaptığını, insanın tüm doğaya yaptığını başka bir canlı türü yapamazdı zaten. İkinci cildi yürek sızısıyla okudum, üçüncü ciltte neler olacak bakalım. Bütün kitabı aslında bir mezar taşındaki şu cümleler özetliyor: “Mücadeleli, dertli yıllarda Kardeşler, kardeşlerinizi yargılamayın.”
Durgun Don - Cilt 2
Durgun Don - Cilt 2Mihail Şolohov · Yordam Edebiyat · 2018971 okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.