Yazarıyla beraber değerlendirilmesi gereken kitaplar vardır. Öyle ki bu kitaplar birer akım haline gelip insanlığın düşünce dünyasını etkileyip, sarsıcı biçimde kişi özelinde yıkımlara neden olabiliyor. Schopenhauer olsun, Nietzsche olsun, Simone De Beauvoir olsun, Rosa Luxemburg olsun bu noktada değerlendirilen isimlerdir. Bu isimlerin yanına Murray Bookchin'i de eklemeli diye düşünüyorum. Çünkü yazdığı bu eser hem 21. yüzyıl düşünce dünyası içinde çok değerli bir yaklaşıma sahip hem de ideolojik olarak insanı hayvan ve doğa ile yeniden buluşturma yönünde ciddi bir tutum barındırıyor. Bookchin anarşist bir düşünürdür. Dolayısıyla bir çok analizi 'çoğu' otoriteyi rahatsız edebilir nitelikte. Anarşizm, bir çok değişik fikri akımları ve kuramları bünyesinde barındıran bir ideolojidir. Bünyesinde çok farklı akımlar olsa da, bazı temel kuram ve ana konular üzerinde ortak fikirdedirler. Anarşist felsefenin özünde; insan doğası hakkında belirli fikir, mevcut sisteme yönelik bir eleştiri, özgürleşmiş bir halk ortaya çıkarma ideali ve halka ulaşmak için bir yöntem yatar. Anarşist düşünceyi ekolojiyle bağdaştıran Bookchin’in kuramı da ekolojik sorunların, özellikle de kapitalist insanın sebep olduğu ekolojik sorunların toplumsal kaynaklarına ilişkin etkili bir görüş geliştirmek, böylece halkı akılcı bir duruşta tutarak kapitalist algıcılığın önüne geçerek asıl sorunlardan kopuşun sağlanmamasını hedeflemiştir. Bookchin bizlere ''insanın amacı'' üzerine yeniden düşündürecek ekoanarşist bir hayat sunmaktadır. Özgür insan, özgür düşünce, mekezsiz-leştirme, kendiliğindenlik perspektifleri içerisinde ekolojik bir duruşu eriterek insan için gerçekçi, haklı ve hayatın içerisinde olan eko-anarşizmi ortaya çıkarmıştır. Yadsınacak gibi de değil zaten.

Toplumsal Ekolojinin FelsefesiMurray Bookchin · Sümer Yayıncılık · 201538 okunma

·

92 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Uğur De Molinari