Gönderi

Her şey gecenin bir yarısı doğmuştu aslında kalbi kırık bir yakamoz vardı denizlere sığamayan gökyüzüne ağır gelen kumlara bulanmış ruhunu esir tutan kalabalıkta yaşayan gönlü de sabrı da bitmiş tükenmiş. Uykusu karışık her saate göz kırpan uyanıp duran saatin akrebine kafa tutan göz kapakları yelkovanın oyunbaz dansıyla yeniden dalardı rüyalar alemine yeni bir kafa tutma başlamadan Derken bir oyunbaz bir dalga vurdu denizin kıyısına şaşkınca kalakaldı yakamoz bu dalganın da savaşı akrep ve yelkovan ikilisi ileydi köpüklerini serdi kıyıya daldı mavi gökyüzünü yakamoza hediye edip yakamozun ağır geldiği gökyüzünü ellerine bırakıp daldı uykusuna Merak etti yakamoz deniz dalgasını köpüğünün umarsızlığı başını döndürdü ellerini uzattı ruhuna dokundu bıraktı aklını oraya Gel zaman git zaman yakamozun ruhu kurşun misali ağırlaştı kumsal dur yapma dedi deniz dalgasına bunu daha fazla dokunma dedi o umarsız fazlaca suskun çığlıklarını bastıramaz dedi çok fazla suskun sana söylemez dedi düşündü yakamoz susturdu ruhunun tüm itirazlarını terketti deniz köpüğüne karışacağı sabaha gelirken Dalga kabullendi topladı köpüklerini dokunmadan mavilere karıştı denizin ufuk çizgisi boyunca kaybettirdi izini yakamoz hak verdi kumsala gidişi bu kadar kabullenen dalga ile zaten olmazdı Gel zaman git zaman özlemeye başladı dalgayı yakamoz denize midyelerle mektuplar yazdı köpüğü dokunsun da görsün ruhunu diye Bilemezdi Bilemezdi kırdığı dalganın tsunami olarak döneceğini gittiği yerden dönerken yakamoza dair ne var ne yok silmiş olabileceğini döndü önce kızdı sonra yakamozu yaralayacak inciler istedi ruhundan kimselere göstermediği her incisi için biraz daha kırdı ruhunun kalkanını tsunami Yakamoz her şeyi taşkın hırsı ve öfkesine bıraktı ama vazgeçmedi özürler diledi açtı kırılsa da ruhunu görsün istedi pişmanlığını görmedi bakmadı bile adının dalgasını geçti unuttun diye veryansın etti tsunami beni unutmuşsun dedi ruhundan sızan ışıkları kızgınlıkla es geçip sustu tsunami çekti kendini kumlara yayıldı Yakamoz bekledi gelsin diye gelmedi yeni midyeler bıraktı köpüklerine bakmadı tsunami döndü gitti yosunların dansına katılıp yakamoza haddini bildirdi. Yakamoz attı bütün hırsını ufuk çizgisine söz verdi kendine nefret etmeyecekti o da tsunami den saygı duyacaktı yaptığı aptallığın sonuçlarına bir kuş bıraktı gökyüzüne mavisini istedi sadece bu ruhların dansından geriye kalması için aldı yüreğine buladı maviyi artık kırmızı değildi yüzü yüreği buz gibi bulutlarla yarışacak kadar soğuk beyazdı artık Tsunaminin girdapları kadar mavi bir dipte intihar etti ruhu yakamozun kimse duymadı haykırışını kimse korkularını önemsemedi o da bıraktı ağlamadı da gerek yoktu artık giden gitmişti bile kendi kestiği bilete daha fazla hakaret etmeden ayrıldı yerinden Yeni bir sahilde yeniden başlamak üzere yola çıktı umursamadı önüne geleni yitip gideni .... S.D.
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.