Gönderi

Atatürk’ün Türk Gençliği’ne Bıraktığı Emanet
Yıl 20 Ekim 1927, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk partisi, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2. Büyük Kongresi. Mustafa Kemal ATATÜRK, kürsüde gözyaşlarını tutamadığı o konuşmayı yapmış; Türk Gençliğine seslenmiş. Nutuk’un “Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet” adlı bölümünde yer alan Gençliğe Hitabe’yi, O’nun aramızdan ayrılışının üzerinden geçen 82 yıl sonra okuduğumda ben, bir Türk genci olarak, benimle konuşuyormuş gibi hissediyorum. Her umutsuz hissettiğimde bize açtığı yolu, gösterdiği hedefi tekrar hatırlıyorum. Kendimi, Atatürk’ün o gün hitap ettiği gençliğin yerine koymaya çalışıyorum: Atalarının kurduğu çokça büyük devletten en büyüğü olan, 624 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun en zor dönemlerinde doğmuş olmalılar. Devletlerinin azınlık ayaklanmalarıyla, dış borçlarla,kapitülasyonlarla, gerisinde kaldığı Avrupa Devletleri’nin sömürge politikalarıyla boğuştuğu yıllarda. Daha küçük bir çocukken, Trablusgarp ve Balkan savaşları ile “savaş”ı tanımışlardır. Büyüklerine sormuşlar, dünya savaşının ayak sesleri yankılanırken, geleceklerinin nasıl olacağını anlamaya çalışmışlardır. Tarihin tanıklık ettiği en büyük savaşlardan biri yaşanırken, bütün dünya açlık ve sefaletle karşı karşıyayken erken de olsa büyümüşlerdir. Babaları,dedeleri, bütün tanıdıkları savaş görmüş, ya gazi ya şehit olmuş ailelerin çocuklarıdır onlar. Böyle zor zamanlarda çocuk olmuşlardır işte. Altı asırlık devletleri işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, doğup büyüdükleri topraklar düşman askerlerinin postallarıyla ezilmiştir. En umutsuz kaldıkları anda bir kumandan Samsun’a çıkmış, kararmış dünyalarına bir ışık olmuştur. Bu gençler o kumandanın emrinde savaşmıştır. İçinde büyüdükleri savaş yıllarının son büyük savaşında son güçlerini de harcamış, ataları gibi gazi olmuşlardır. Belki sahip oldukları her şeyi kaybetmiş, ama bağımsızlıklarını kazanmışlardır. İnsanları özellikle bu denli zor zamanlarda bir araya getirmek, ortak bir amaç etrafında birleştirmek, liderlik etmek çok zor olmalı. 14 yıldır bitmeyen savaşın ortasında erkenden büyümek zorunda kalmış, yorulmuş,tükenmiş bu çocuklara Atatürk, Gençliğe Hitabesinde, bundan sonraki hedeflerini anlatmış. Bağımsızlıklarını kazanmışlar ama vatan müdafaasının hiçbir zaman bitmeyeceğini anlatmış. Böyle fakir, harap ve bitap düşmüş bir milletle kazandıkları savaş fiili olarak bitse de kurdukları devleti de savunmaları gerektiğini söylemiş. Önce neler yapacaklarını, sonra da neler yaptıklarını hatırlatmış bu kahramanlara. İhaneti, yenilgiyi,fakirliği ve her türlü felaketi göğüsleyip, Türk istiklalini kurtarmayı öğütlemiş, bunu yaşayarak öğrenmiş çocuklarına. Tarih okumak, geçmişteki olaylardan ders çıkarmamıza yarar. Ne kadar farklı koşullarda olsak da aslında insan olmanın gerekleri hep aynı olduğundan tarihi olaylar da birbirine benzer.Kül Tigin Yazıtı Doğu Yüzü'nde atalarımız, “ Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş.” diye yazmışlar. Taşlara kazımışlar ki, yaptıkları gençliğe örnek olsun. Yüzyıllar geçmiş, yurdumuz dört taraftan işgal edilmiş.Kurtuluş Savaşı’nda atalarımız yine dünyanın en güçlü devletlerini yenmiş, bağımsızlıklarını kazanmış. Sonra Başbuğ Atatürk, Gençliğe Hitabe'yi yazmış: Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
··
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.