Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Kitabı okurken cümleleri sanki, yakın zamanda "Yalınayak Sokrates" isimli oyununu izlemiş olduğum (linki aşağıda), Genco Erkal'ın sesinden dinledim. Oyunun da önemli bir kısmı filozofun yargılanışını anlattığı için kitaptaki cümlelere birebir orada da rastlayabilirsiniz. "Yalınayak Sokrates" oyunu: youtube.com/watch?v=6y72G0I... Sokrates'in huysuz, aksi, sivri dilli ve esasen sinir bozucu bir karakter olduğu çok açık. Öyle ki, her ne kadar şimdi kutsuyor olsak da arkadaşımız olsa muhtemelen biz de sevmeyecek ve uzak durmaya çalışacaktık. Kutsadığımız şey Sokrates'in nezdinde "herkesin açık sözlülükle karşısındakine fikrini çekinmeden beyân edebildiği, aptala "aptal", kötüye "kötü" diyebildiği" bir çeşit ideal insan ve toplum tipolojisi. Kitabı okudukça daha iyi anlaşılıyor ki Sokrates'in asıl savaşı insanların egosuyla. Onun tarafından sorular sorularak sürekli aşağılanan, küçük düşürülen, kendilerini bilge sanarken aslında bir şey bilmedikleri açıkça Sokrates tarafından yüzlerine söylenen insanların bir nevî intikamıdır bu büyük filozofun ölümü. Ve bu intikam alma ve düşmanlaştırma işinde de -yüzyıllardır değişmemiş olduğu gibi- din kılıfının arkasına saklanarak suçlarlar onu. İlginç bir nokta da Sokrates'in "sorgulama" işini Tanrı'dan kendisine verilen bir görev olarak görmesi. Savunması boyunca bundan o kadar çok bahsediyor ki Sokrates'in gerçekten Tanrı'ya çok fazla inanan biri mi, mahkeme sırasında yargıçları ve Atina halkını bir çeşit peygamber olduğuna inandırmaya ve böylece davanın düşmesini sağlamaya çalışan biri mi, yoksa aslında birçok dâhide olduğu gibi fazla düşünmekten dolayı zihninin bir kısmı delilik/absürtlük çizgisine doğru kaymış biri mi olduğu konusunda şüpheye düşüyoruz. Hattâ zaman zaman Sokrates'in aslında doğru olup olmadığını düşünmeden, söylenen her şeye muhalefet ettiğine, âdeta söylenenlerin ve söyleyenlerin açığını ararcasına sorguladığına dair biz izlenim de ediniliyor. Bu açıdan, belki de yaptığının kendince bir oyun olduğunu bile söyleyebiliriz. O bir bakıma insanlara yaptıkları her şeyi -kendisi hak verse de vermese de, doğru görse de görmese de- sorgulatmaya, üzerine düşündürmeye çalışan bir öğretmendir. İlkeli ve dik bir duruşu olduğu, taviz vermez bir tavra ve keskin bir zekâya sahip olduğu savunmasından çok açık anlaşılabiliyor. Ancak satır aralarındaki vurgulardan hayatı sevdiğine ve aslında onun da herkes gibi yaşamak istediğine dair ipuçları da elde edebiliyoruz. Mahkeme tarafından suçlu bulunduğunda "parası olsa kurtulmak için mahkemeye vermekten çekinmeyeceğini" söylemesi ve hattâ bir miktar para teklif etmesi oldukça şaşırtıcı ama bir o kadar da insanî. Özetle diyebiliriz ki, Sokrates "sorgulanmayan bir hayatın yaşanmaya değmeyeceğine" inanan, bunu Tanrı'nın kendisine verdiği bir görev olarak gören ve benimseyen, kararlarında otoritenin değil kendi ilkelerinin sesini dinleyen, neredeyse her zaman muhalif, işte öyle, hepimiz gibi, eksiklikleri ve üstünlükleriyle olduğu gibi kabul görmesi gereken bir başka "insan".
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Panama Yayıncılık · 201852,6bin okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.