Gönderi

Budala
Budala
BUDALA! Kimdir Budala? Affetmek midir budalalık, iyi niyetli olmak mı? Herkesin iyi olduğunu düşünmek mi, herkese yardım etmek mi? Dostoyevski insan davranışlarını en iyi analiz eden, davranışları yönlendiren bilinçaltındaki duyguları en iyi tahlil edenlerden. Tâbi Gazali'yi okuduktan sonra bunların hepsi sığ kalır ama Dostoyevski de fena değil. Romanlarındaki her bir karakterinin ruhuna ışık tutmayı başarıyor yazar. Lakin şöyle bir sıkıntısı var. Koyu bir Ortodoks Hıristiyan. Müthiş bir inanma isteği var ama Hristiyanlığın bazı öğretileri ile de büyük problemleri var. Zihnin almadığı, bir türlü kabul edemediği tarafları yazmaktan da çekinmeyen, romanlarında sayfalarca varoluş, Tanrı Problemi, Nihilizm, Ateizm gibi konuları uzun uzun tartışan bir yazar. Bu eserinin baş karakteri; Hristiyanlığın 'Bir yüzüne tokat atılırsa diğerini çevir!' felsefesini, sınırsız affetme, herkese iyilik yapma öğretilerini benimsemiş, hayat felsefesi edinmiş, insanların 'BUDALA!' dediği, fakat budalalığı bilinçli seçmiş zeki dindar bir adam. Hayata yön vermeyen, haramı helali, sınırları olmayan, sadece kilisede yaşanan bir dinin sığ öğretilerini giydirdiği karakterini Dostoyevski bile yazarken zorlanmış olacak ki, doğru ve yanlışı olmayan bir hayat düzeninde iyiliği bulmaya çalışırken bocalayan, iyilik yapayım, kimseyi üzmeyeyim derken insanları üzen bir karakterin handikaplarını anlatmış. 700 küsürüncü sayfanın son satırlarında yine aynı duygu ile bitirdim romanı: Çok şükür müslümanın. İslam iyiliğe dahi sınır çiziyor. Hayatın her anına bir altın oran çiziyor, davranışlara ölçü koyuyor. Okuduğum her yabancı romanda İslâm'ın bir emrinin ya da yasağının mantığını kavrıyorum. Vay be! Demek bunun sırrı bu imiş, diyorum. Çok şükür Müslümanım :) diyerek bir kitabı daha bitiriyorum.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.