Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

ikimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz kars'a mı desek ardahan'a mı desek yollarda kar bulut mavisi/dağlar duman derin bir uykusuzluğa sarkmış uykusuzluğa sarkmış yolcular bir uçuruma sarkar gibi tedirgin ürkek gizli böcek çıtırtıları şoförün radyosundan camlar buğulandı sabah oluyor omuzumda uyuyorsunuz anlaşılmayacak şey mi ağır yorgunluğunuz hanidir başkasının hayallerinde yaşıyorsunuz kolay değil bir hayalden öbürüne yetişmek belki bir gece yarısı acil serviste hekim kaza olmuş/durmadan yaralı getiriyorlar ("RH negatif taze kan getiriyorlar") yarın o pavyon kızı ölesiye sevdiğim onu neden sevdiğimi bir türlü anlamıyor ağzı temmuz sıcağı bakışları sonbahar sanki saman ateşi için için yanıyor belki berber belki terzi/en iyisi kuşkusuz öğretmen olmasıdır/tayini doğuya çıkmış erzincan'a mı desek artvin'e mi desek ikimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz buzdan birer kılıç kavaklar yola çakılmış kargalar patırtı kıyamet ansızın fırladılar besbelli birazdan "çay molası" verilecek camlar buğulandı sabah oluyor omuzumda uyuyorsunuz 2. size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları komşulardan öğrendim bunları severmişsiniz size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz bir avuç ışık serpeceğim şöyle ankara uzaktan şunlar gece reklamları toz yeşili canavar sarı belki yok balkonlarda hanımeli istersiniz cankurtaran sirenleri karanlık sokaklardan bilmem bulabilir miyim / gücüm bu aşağı yukarı size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz biraz bulut saklamıştım geçen sonbahardan mehtabın yaldızladığı bir deniz kenarı koyduğum yeri unutmuşum fakat görebilseydiniz n’olur çabuk gelin manzara dağılmadan fazla uzun sürmez hayallerimin ayarı size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz (betonlar soğudu / koğuş bir tabut gibi sessiz yarıgeceyi saydım cezaevi saatinden) 3. bizi tanıştırmadılar evet yalnızım eş dost arasında büsbütün yalnız aslında kararsızım dilim dolaşıyor gözleriniz olmasa konuşamayacaktım hep böyle cana yakın mı bakarsınız hafif koyu kestane az yeşile çalıyor ne kadar istiyordum tanıştıran çıkmadı nasıl çıksın derdimi kimse anlamıyor bu cüretimi bilmem bağışlar mısınız bir kadın düşünürdüm / balarası gülüşü bir çağlayan güneşle yıkanıyor içinize ışık sıvanır bir kere duysanız yıllar boyu bu kadınla yaşadım ben her baktığım duvarda sanki o resim yumuşacık kaşlar biçimli bir ağız yüzü birden sonbahar düşünceliyken hani utanmasam sizdiniz diyeceğim bu cüretimi bağışlar mısınız hapisten yeni çıktım adım ibrahim Attila İLHAN
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.