55 sayfadan oluşan bu muhteşem eseri peş peşe ara vermeden iki kere okudum. Ve bende aşırı farklı hisler uyandırdı. Öncelikle kendimle çok özdeşleştirdim bu eseri çünkü çocukluğumdan beri resim çizen ve mesleğimi de bu yönde ilerleten bir insan olduğum için kitapta çok güzel anektodlar buldum. Sanat sevmeyen yada resimle uğraşmayan bir insanın da açıkçası pek anlayabileceği bir eser olduğunu düşünmüyorum. Çünkü eline fırça ve kalem almamış boyaların kokusu içine çekmemiş bir insan bu kitaptaki anlatılan tablonun çizilme dönemi ve ressamda duyumsattığı konuyu ve aşkı anlamayabilir. Bu başyapıt Picasso ve Cezanne gibi usta ressamları çok derinden etkilemiş ve hatta kitaptaki ana karakterle kendilerini çok özdeşleştirmişler hep. Kitabın konusuna gelecek olursam 3 karakterimiz var. Poussin adında genç bir ressam , Porbus adında orta yaşlarda bir ressam ve ana karakterimiz olan yaşlı ressam Frenhofer. Kitaptaki ana tema çok yetenekli ve takıntılı olan bir ressamın sanat aşkı ve bu sanat aşkıyla yaşamasını ve birşeyleri tutkuyla sevmek, saplantılı ve aşkla yaşamak, bu bir sanat eseri de olsa ona bağlılık ve onu hissetmek başka insanlara bu duyguyu hissettirmek. Bazen tutkularımız bizi biz yapan şeyler hırslarımız zarar verici bir boyuta gidebiliyor. Kitaptada bu anlatılıyor. Frenhofer’in yaklaşık 10 senedir takıntılı bir şekilde çizdiği bir tablo var. Bu tablonun adı Kavgacı Güzel... ve ressamımız o tablodaki yarattığı kadına tapıyor, ona deli divane aşık ve bu aşkı asla başka insanlara göstermeden yaşıyor saplantılı bir boyutta seviyor bu tabloyu ve kadını. Kitap beni o kadar etkiledi ki hep kendimi düşündüm. Kendi tutkularımı ve çizimlerimde sürekli saplantılı çizdiğim şeyleri düşündüm. Bunları başkalarına beğendirmek için asla çizmediğimi kendim sevdiğim için kendi hırslarımı gördüğüm için çizmişim bunu anladım. Ve son olarak kitapta öyle bir aşk var ki bu sanat aşkı. Öyle güzel işlemiş ki Balzac ustamız illa bir aşkı cinsel olarak bir insana duymadan bir sanat eserine de bir mesleğe de duyulabileceğini anlatıyor bizlere. Oysaki biz insanlar aşkı hep karşılık bekleyerek yaşıyoruz. Aslında hayır birşeylere aşık olmak illa karşılık almak için yapılmamalı. Kendi içinde de bir aşkı yaşatabilirsin. Bu aşk bir iş olabilir, bir sanat eseri olabilir, bir hayal olabilir, illa gerçek ve yaşanmış olması onu aşk yapmaz.

Gizli BaşyapıtHonore de Balzac · Can Yayınları · 20193,758 okunma

·

9 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

gökçe