Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sabahattin Ali...
Bu kitap, hepimizin çok iyi bildiği Maria Puder karakterine de ilham kaynağı olduğu tahmin edilen, Sabahattin Ali'nin Aliye Hanım'la evlenmeden önce, gizli platonik aşkı, Ayşe Sıtkı Hanım'a yıllarca yazdığı mektuplardan oluşmaktadır. Sıkıcı olacağını sanıyordum ama yanılacağımı biliyordum, çünkü söz konusu başrol oyuncu Sabahattin Ali'ydi ve nitekim öyle oldu da. Hatta Sabahattin Ali'nin romanlarından aşağı kalır yanı olmadığını da söylesem abartmış olmam herhalde. Giriş, gelişme, sonuç olarak ve sürükleyici bir anlatımdan mütevellit kendisine ait dördüncü bir romanı olarak da atfedebiliriz. Bundan olacak ki okurken hiç sıkılmadım. Ayrıca kendisini burada bolca tanıma fırsatı bulmanız da bir diğer artısıdır kitabın. Çünkü burada kurgu veya hikayeden öte değerli sözleriyle, duygu ve düşünceleri, etrafını yorumlama biçimiyle yalnızca Sabahattin Ali'yi bulacaksınız. Gel gör ki kitabı okurken bu kadar naif, düşünceli, derinlikli; bu kadar hoş ve nüktedan bir insanın, en zor ve sıkıntılı zamanlarında, ihtiyacı olduğunu söylediği birisine ve ondan başka kimsesinin olmadığını, o da olmazsa ne yapacağını bilemeyeceğinden dert yanan Sabahattin Ali'ye, o güzel insana, bir sürü değerli mektubuna karşılık hasretle yolunu gözlediği ve ısrarla yazmasını belirtmesine rağmen nadiren tek tük, kısa kısa, alay eder gibi cevaplar yazarak, o da bazen günlerce, bazen aylarca yazmayarak mektup yolu gözleten, sıkıntılarına daha da sıkıntı ekleyen ve bir o kadar da üzen Ayşe Sıtkı'ya sinirlenmemek elde değil. Üstelik adam o sıralar suçsuz yere hapse girmiş, belirttiği gibi çok zor durumda, kendini çok yalnız hissediyor, senin mektuplarınla dirayet buluyor ama sen kalkıp bir mektup yazmaya üşeniyor veyahut yazacak bir şey bulamadığından yakınıyorsun. O naif, o güzel insanın üzülmesi ve üzülürken bozmadığı o üslubuyla ettiği o tatlı sitemler ne çok şey anlatıyordu aslında; ne çok üzücüydü ve nasıl da içliydi... İnsanın üzülmemesi için taş kalpli olması lazımdı. "Benim bir 'teller' nazariyem vardır. Yahut bu namda bir izah tarzı: Bilirsin ki, içinde telli bir müzik aleti bulunan bir odada bir piyanoya dokunulacak olsa, o müzik aletinin, dokunulan tuşun vurduğu tel ile aynı titreşim sayısında olan teli de titreştirir ve hafifçe tınlar. Her insanın içinde de bir miktar bu çeşit teller mevcuttur. Bir sanatkâr eserinde hangi telleri titreştirirse, içinde aynı türden teller bulunanları da kendisi ile beraber harekete getirir. Birçok sanatkârlar içlerindeki bu telleri çok güzel ve kuvvetli titreştirmek becerisine sahiptirler, bunlar yalnız aynı telleri taşıyanları elde edebilip diğerlerine yabancı kalırlar. Hakiki ve büyük dehalar; içlerinde bu tellerden en çok taşıyanlar ve bütün insanlarda bulunan telleri hep birden ihtiva ederler ki, içlerindeki bu tellerden hangisine dokunsalar, kendileri ile beraber inletecek birçok kimse bulunur." (Sabahattin Ali / Sy. 161)
Melankoli
MelankoliTunç İlkman · Flora Yayınları · 2019378 okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.