Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
BAŞBUĞ TÜRKEŞ -1980 Öncesi Ülkü Ocakları Genel Başkanları Alparslan Türkeş'i Anlatıyor- Bahse konu olan kitap 1980 öncesinin zorlu sürecinde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinde bulunmuş isimlerin Alparslan Türkeş Bey'e dair gözlemleri ve hatıralarından oluşmaktadır. Kitaba geçmeden önce söylemekte fayda görüyorum. Açıkçası kitabı ilk gördüğümde günümüze kadar söylenenlerden pek farklı olmayacağı kanaatini zihnimde uyandırdı. Fakat daha sonra okumaya karar verdiğimde ise ilk bölümden itibaren satırların altını bolca çizdiğim, üzerinde düşündüğüm ve büyük ölçüde istifade ettiğim bir okuma sürecine doğru evrildi. Gerçekten de burada çizilen Başbuğ Türkeş imajı, onun neden büyük bir lider olduğunu bir kez daha gösterir niteliktedir. Bu sebeple de ilgi duyanlara kitabı özellikle tavsiye ettiğimi söylemeliyim. Kitap Ülkücü teşkilatın oluşmaya başladığı ilk yıllardan itibaren görev yapmış Genel Başkanlar ile M. Metin Kaplan'ın gerçekleştirmiş olduğu söyleşi tarzında oluşturulmuş bir yapıya sahiptir. İlk olarak Genç Ülkücüler Teşkilatı’nın ilk Genel Başkanı Salih Dilek ile başlamakta ve Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkanı Hasan Çağlayan ile son bulmaktadır. Bununla birlikte Muhittin Çolak, Aytekin Yıldırım, İbrahim Doğan, Ramiz Ongun, Muharrem Şemsek, Sami Bal, Selahattin Sarı ve Lütfü Şahsuvaroğlu da söyleşi yapılan isimler arasındadır. Her Genel Başkan ile ayrı ayrı söyleşi yapılması ve bunların kayıt altına alınması meşakkatli bir çalışma sürecini gerektirdiğinden dolayı kitabın değeri bir kez daha ortaya çıkmaktadır, diyebiliriz. Söyleşi soruları, kitabın başlığı ile de uygun olarak, doğrudan Alparslan Türkeş Bey etrafında oluşmaktadır. Başkanlara yöneltilen soruların karşılığında, genel olarak, çelişki barındırmayan ortak cevapların verilmiş olması da dikkat çeken bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de, okuduklarımdan anladığım kadarıyla, Türkeş Bey'in istişareye önem verdiği ve kararları eleştiriler doğrultusunda aldığı ortak bir görüş olarak her başkan tarafından dile getirilmiştir. Diğer taraftan Türk Milliyetçiliğini geniş kitlelere yaydığı ve özellikle de bunu bir şuur olarak ortaya koyması Hareket'in temel dinamiklerinden olmuştur. Aynı zamanda Türkeş Bey, gençliğe ve görüşlerine çok önem vermiş; onları dinleyerek fikirlerini almış; gerektiğinde ise otoriter tavrını bir lider vasfı ile yansıtmasını bilmiştir. Bu kitabı okumama vesile olan Kitap Şuuru faaliyetinin koordinatörü Oğuzhan Saygılı hocama çok teşekkür ediyorum. Kitapta altını çizdiğim ve önemli gördüğüm satırlar: 1- Salih Dilek "Ama bu teşkilâtı kurmamızı bize temin ettiren Türkeş Bey'den evvel Dündar Taşer'di. Dündar Taşer, Türkeş Bey'in mutfak aşçıbaşısıydı, hazırlayısıydı. (s. 24) "Biz de teşkilâtımızın adına "Genç Ülkücüler Teşkilâtı" dedik. Kurduktan sonra elbette Başbuğumuzu ziyaret ettik. Bize, "Devlet olmak için kadro gerekir. Herkesin mesleğinde üstün insan olması gerekir. Kendinizi yetiştirin. Kendinizi ileriye, geleceğe hazırlayın, siyasi menfaatler uğruna memleketimize zarar vermeyin" şeklinde tavsiyelerde bulundu." (s. 24) "İnsan kazanmak için hareket ederdi. Dışarıdan bazılarına otoriter gibi gelirdi ama tam tersine gayet demokrattı. Konularını karar vermeden müzakere ederdi. Henüz lise talebesiyken, haddimiz olmayarak itiraz ettiğimiz kararlar olurdu; çağırır bizi ikna etmeye uğraşırdı." (s. 25) 2. Muhittin Çolak "Yani bir parti genel başkanı gibi davranmak yerine teşkilâtına mensup insanlarına davranır gibi davranıyordu." (s. 33) 3. Aytekin Yıldırım "Bu konuda şu ana kadar anlattıklarımın dışında en büyük özellik, milletimize şahsiyet kazandırması, milliyetçiliği benimsetmesi ve uluslararası dünyada Türkiye'nin de kendi şahsiyle hareket edebilecek bir ülke haline gelmesine bizleri yönlendirmesi ve milletimize bu yönde cesaret vermesidir." (s. 69) 4. İbrahim Doğan "Ama Türkeş öyle bir liderdi ki verdiği kararlarda eğer bir terslik, bir yanlışlık, eksiklik hissedersek, bunu direkt olarak yüzüne söyleyebiliyorduk. Ve düşünüp, tartışıp o kararı düzeltme gibi bir büyüklüğü de vardı. Düşünün, biz öğrenciyiz o da lider." (s. 78) 8. Selahattin Sarı "Türkeş, "ülkücüler üniversitede çok çalışkan olmalı. Ülkücüler okullarını hep dereceli bitirmeli. Ülkücüler kendilerini çok iyi yetiştirmelidir. Bu doğrultuda bazı duyumlar kulağıma geliyor. Ülkücü ağabeylerinin, hocalarının olduğunu söyledikleri bazı kişilerin, hocalarından kolay not verme noktasında talepleri olduğu... Kesinlikle bunlara imkan vermeyeceksiniz. Hiçbir şekilde, hiçbir ülkücü kolay mezun olmak gibi bir düşünce yapısında olmaması gerekir ve böylelerinin görevde de olmaması gerekir. Her ülkücü önce başarılı olmak zorundadır. Başarılı olanlardan göreve gelenler olsun." (s. 126) 10. Lütfü Şehsuvaroğlu "Türkeş ve MHP'nin, Milliyetçi Hareket'in 1981 yılında iktidar olması kaçınılmazdı. İşte bu süreci önlemek üzere darbe yapıldı diyebiliriz." (s. 152) 11. Hasan Çağlayan "Olayın nasıl cereyan ettiğini anlattıktan sonra yanına çağırıp oturttu ve "Bak partililer benim arkadaşlarım. Ama ben bunları parti kurmak için topladım. Ama sizler bana inanmış, benim düşüncemi ve benim beynimi, kalbimi temsil eden insanlarsınız. Yani sizler bensiniz. Benim oğlumsunuz." demişti. Türkeş Bey'in gençliğe bakış açısı buydu." (s. 174) #kitapşuuru
Başbuğ Türkeş
Başbuğ TürkeşM. Metin Kaplan · Bukan Yayınları · 201922 okunma
·
30 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.