Vahdeti Mevcut
(Aşk ile...!)
Kökenim ışıktan, aslım Hak’tandır
Özümü nur ile dürdüm de geldim
Kitaplara göre ben “Bir hırsızdım”
“Cennetten” dünyaya sürdüm de geldim
Hakikati ancak arifler anlar
Ben de bir mürşide bent oldum canlar
Sonsuzluktan uzun nice zamanlar
Aşkın girdabına girdim de geldim
Yazmadım deftere, tutmadım günce
Yaşam kâinata gelmeden önce
Nuru yumak edip inceden ince
Binlerce nakışla ördüm de geldim
Yâr nedir, aşk nedir, hakikat nedir?
Bunların cevabı sırdan ötedir
Cehennemi yapan hangi öfkedir?
Bütün soruları sordum da geldim
Dolaştım dünyayı, arşı, miracı
İnsan olmak için çok çektim acı
Aradım özümde buldum ilacı
Hakkın Divanı’na durdum da geldim
Uğraştım, didindim, can oldum kendim
Hakikate erdim, yıkıldı bendim
Ne tiranım oldu, ne de efendim
Özgürlük harcıyla kardım da geldim
Gâhî ermiş oldum, gâhî peygamber
Gâhî Zülfikar’dım, gâhî de teber
Şu fukara halim daha muteber
Aşkın libasına sardım da geldim
Kim demiş “Sorulmaz, görülmez Mabut”
O hakikat bende vahdeti mevcut
Toprak, hava, ateş, su ile vücut
Olunca kendime verdim de geldim
Dönmedim geriye “Yoldan çıkmıştım”
Yalnızlık zor idi, bundan bıkmıştım
Bütün engelleri vurup, yıkmıştım
Tabuyu çarmıha gerdim de geldim
Özüm aşkın imbiğinden süzüldü
“Enel Hak” deyince derim yüzüldü
Nebiler, resuller yola dizildi
En önde gerçeğe vardım da geldim
Her şeyin toplamı hiçin özünde
Hakikate vardım aşkın tözünde
Nurdan peyda olan Hakkın yüzünde
BÜLBÜLÎ ŞEYDA’yı gördüm de geldim.
Kemal BÜLBÜL (15 Haziran 2013 Ankara)