Gönderi

264 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 101 days
Sartre Sokağı
Saat 03:00. Gözlerim duvarın şekilsiz çatlaklarında amaçsızca geziniyor. Ensemde başka bir duvarın ağırlığını hissediyorum. Saat üçü beş geçiyor. Bir böcek, ön ayaklarını kalın ve tozlanmış bir kitaba dayamış; tırmanma hesapları yapıyor. Başaracak, eminim. Kudretli bir hafifliği var çünkü. Düşmeyi göze alabilir. Bir sivrisinek, sesiyle sessizliği bastırıyor. Bir çakmak hareketiyle sivrisineğe eşlik ediyor, ona özgürlüğümden bir parça armağan ediyorum. Bir duman savuruyorum bozulan sessizliğin içine. Saat 03:21. Şehir ne de güzel susmuştur şimdi. Çıkıp sokak sokak dolaşmalıyım. "Duygularınızı açık alanlarda kullanın." diye tembihlerken bütün psikoloji ekolleri ben, odanın yeşilimsi duvarlarıyla karşılıklı oturuyorum. Oysa yeşil, doğal olarak kullanılmadığında en sevmediğim renktir. Yani mesela ağaçta kullanılmalı yeşil, toprakta kullanılmalı. Ya da ne bileyim, bir kadının gözlerinde de kullanılabilir ama duvarda olmaz. Cansız yüzeylere hiç yakışmıyor yeşil. Vazgeçtim. Yeşil, kadınlara da yakışmıyor. Onların gözleri ya kara olmalı ya da ela. Hay aklıma!.. Bu konu ne zaman buralara geldi. Ne ara bu kadar saçmaladım. Hep Sartre'ın işleri bunlar. O da sokaktan sokağa sapar gibi olaydan olaya atlıyor. Edebiyat yapmadan, içimdekileri olduğu gibi anlatmalıyım diyor. Yanlış değil mi bu? Yanlış bu! Aklımdaki bunca sokağı, hangi kelimeler olduğu gibi aktarabilir? Oysa ben, her sokaktan farklı bir kelime öğrenerek eve dönüyorum her gün. Üstelik bunu Martin Eden öğretmişti bana. Ne yapmıştı Martin? Edebiyatını sokaklardan toplamıştı. Ne yaparak? Edebiyat yaparak? Başardı mı? Yüzyıllarca... İşte yine Sartre'a karşı çıktım. Sartre!.. Kentlerde tek başına bir ordu gibi yürüyor. Kaç sokaktır yanımdan sessizce geçiyor. Görüyorum, gözleri üzerimde. İki ordu kadar gözle beni sokaktan sokağa süzüyor. Anlamsızca gezinmekle suçluyor beni. Galiba haklı. Hayatıma bir anlam katmalıyım bu sefer. Mesela şu an yürüdüğüm sokağın adını Sartre Sokağı koyuyorum. "Olur mu öyle şey," diyecekler. Ben yaptım oldu diyeceğim! Artık bu sokaktan geçmek için bir sebebim var. Ve bu sokağın bir anlamı var artık. Evet evet, bu sokağın adı Sartre Sokağı olsun bundan sonra. Amaçlar, kararlar ve mekanlar... Hepsi de aynı anda sorguluyorlar beni. Hiç bu kadar sürrealistçe yürümemiştim daha önce. Ve daha önce hiç bu kadar yargılanmamıştım. İşçiler amaçlı ve kararlı el hareketleriyle sokakları temizliyor. Şehir hala uykuda. Saat beşi yedi geçiyor. Pencereden yansıyan ışıkla farkıma varıyorum. Omuzlarımı duvardan çekip alıyorum. Pencereye doğru yürüyorum. Saksıdaki beyaz gül açmış. Güneş doğuyor. Ben doğuyorum. Güneşin bu kadar hızlı doğduğunu ilk kez görüyorum. Bugün yeni bir şey var sanki. Şehir uyanıyor.
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202123.1k okunma
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.