Gönderi

272 syf.
·
Not rated
"Gerektiğinde deli olabilmek en büyük bilgeliktir." Selam, Geçenlerde Erasmus hakkında biraz konuşmuştuk arayı açmadan hümanist bir yaklaşımla bilginin ele alınışını okuma isteği duydum. Erasmus, bildiğim yazarlardan içinde en hümanist olanı, bu eseri elime alınca sandalyede dümdüz oturuyordum, kitap bittiğinde yataktan kafamı sarkıtmış bir halde buldum kendimi. Deli bu adam! Beni de delirtti sonunda. Ama delirmek nasıl güzel. Yani şu "cahillik en büyük mutluluk "sözünü sık duyarız ya, işte Erasmus biraz bu konunun üzerine gitmiş bu eserinde. Erasmus, yakın arkadaşı Thomas More'a, onu neşelendirmek amacıyla yazdığı bu eserinde, kendisinin, arkadaşının deliliği yanı sıra okuyucu, çevirmen, yayınevine kadar herkesi delirmeye ikna etmiş gibi. Ben ikna oldum yani, bom hicivli bol iğneleyici bir eser dipnot çok fazlaydı tek tek araştırmak durumuna düşünce kitabı bitirmem bir hayli zaman aldı diyebilirim, açıkcası bazı dipnptları da atladığım oldu çünkü kitabın yerini unutuyordum araştırırken. Bilgenin kitaplarıyla derdi olduğunu, budalanın ise her işe kendinin soyunduğunu söyleyen Erasmus, aslında son zamanlarda dünyada ki artan bu budalaları görmek istemeyeceğine çok eminim. Bilmemek, bilememek bahtsızlık değildir diyor Erasmus yani özellikle bizleri at yarışı gibi sürdükleri bir eğitim hayatına bakarsak Erasmus bunu nasıl bin yıl önce söylemiş, bizler nasıl bin yıl sonra adam olamadık diye şaşırıyorum. Dikkatimi çeken hususlardan bahsedecek olursam hayvanların evrimi ile verdiği örnekler olmuştur çünkü kendisi nin bir manastırda yetişmiş, din adamı olduğunu söylemiştik din üzerine öyle çarpıcı şeyler söylüyor ki işte diyorsun "insan dediğin böyle olmalı". Hayatın her zaman acımasız olduğunu ve insan olarak yaşamanın deli taraflarını yani zevk veren unsurlarını da tatmamız belli ideolojiler uğruna yaşamamayı seçmenin budalaca olduğunu söylüyor Erasmus. "insanın başına gelebilecek en büyük kötülüktür yanılmamak" der. Burada bir "oh" çektiğimi hatırlıyorum. Bilgelik ve delilik arasındaki ayrımı, bize krallar, soytarılar, din adamları, papazlar, sanatçılardan tutunda yunan mitolojisinde bulunan unsurlardan ele alarak, çizmiş ve dünyanın sanki hem bu Bilgelik hem de bu delilikle ilerleyeceğini anlatıyor. Bilge ol ama onu öyle bir kullan ki diyor seni gören deli zannetsin. Ama hepsinden önemlisi de hiciv yapıyor bol bol demiştim ya işte "koyunlar" hakkında verdiği örnekle birlikte beni güldürmeyen bir eser oldu. Okumak, yazmak, anlam vermek, sorgulamak yerine koyun olmayı seçen budalalarla dalga geçiyor Erasmus. Söylediği her şey tam bir alay ve maalesef bu eseri okuyan herkes kendine göre yorum yapacaktır. Koyunlar koyun kısmını sevecek, deliler sadece delilikten bahsettiğini zannedecek ve dindarlar da falanca dine ne demiş diye uğraşacaklar. Erasmus, bize hem bilinçli olun hem de tüm bunlara rağmen yaşamak için delirin diyor. Eylemleri izi sorgulamak zorunda kaldığımız ve yaşamda ciddiye almamız ve tiye almamız gereken konuları açıkca gözler önüne serer. Platon'un mağarası ile kapanışı yaptığı eserinin son satırında şöyle diyor Rotterdamlı Erasmus, "Hafızası kuvvetli dinleyiciden nefret ederim." O yüzden daha fazla bir şey söylemek istemiyorum, felsefeye ilgisi olan herkesin severek okuyacağı bir eser. Şimdilik bu kadar, Başka kitaplarda, başka isimlerde buluşmak üzere.
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Kırmızı Yayınları · 201711.7k okunma
·
66 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.