Gönderi

Ah Canım - Temmuz Ayı Öykü/Deneme Etkinliği
youtube.com/watch?v=a8pAKr_... “Teker teker konuşun be, teker konuşun! Lan olm! Kime diyorum!” Karakol amirinin bağırması üzerine derin bir sessizlik oluşmuştu. Sessizliği bölen, benim biricik arkadaşım, kurtarıcım oldu. “Amirim şimdi izninizle ben anlatayım olayı.” “Sen de kimsin be adam, nesi oluyorsun bu adamın?” “Amirim, belki her şeyi, belki hiçbir şeyi!” “Ne diyorsun evladım film repliği gibi? Önce adını sanını söyle. Kafam zaten kazan gibi olmuş, bütün gece olay olay.” “Affedersiniz amirim. Ben bu arkadaşın arkadaşıyım. Adım Sadri Işık. Efendim, benim rahmetli babam Yeşilçam hayranıymış, ondan böy…” “Evladım, adını söyle dedim, hayat hikâyene başladın. Eee neyse, bunun arkadaşısın, onu anladık. Bu arkadaşının adı ne?” Amirin benden bahsettiğini anlar anlamaz, lafa girdim izin falan istemeden. Eee ne de olsa bugüne bugün eski de olsa pop yıldızıydım. “Ben Ahmet, Ah Canım Ahmet.” Karakol amiri bunun üzerine gülerek (sonradan Sadri söyledi de öğrendim, sinirlenmiş aslında, sinirle gülmüş yani ben hâlbuki onu hayranım sanmıştım) bana döndü. “Ooo öyle mi Ahmetçim, seni de yorduk buralara kadar kusura bakma. Sen ne ayaksın Canım Ciğerim Ahmet?” “Dalyar, bi’ sus be olm, dövdürtmek mi istiyorsun bizi? Amirim onu dinleme sen, beni dinle.” “Dalyar kim lan?” “Amirim bunun adı Dalyar. Dalyar Ak.” “Ne!? Sen kime dedin o lafı, kime dedin?” “Amirim valla size değil. Bunun adı Ahmet falan değil. Bu kendisini pop yıldızı sanıyor bazen. Gerçek adı Dalyar.” “Eee nedir bu Ahmet hikâyesi peki?” “Amirim izninizle ben devam edeyim,” diye söze karışıp albümümden bahsetmek istesem de amir, “Sus lan Dalyar Ak!” deyince sesimi kesmek zorunda kaldım. (Amir bana küfür etti sanmıştım, gerçek adımın bu olduğunu unutmuştum o an.) “Amirim, bunun babası, rahmetli Hamdi Amca, zamanın en iyi lokantalarından birine sahipti: Ak Lokantası. Lokantanın en özel, en beğenilen yemeği de, tarifini o yıllarda nereden bulmuş bilinmez, Dalyan Köfte’ydi. Hamdi Amca, ilerde bir oğlum olursa adını muhakkak Dalyan koyacağım dermiş bizim rahmetli pedere de. Neyse gel zaman git zaman, hakikaten de bir oğlu oldu Hamdi Amca’nın. O gün tabaklar dolusu Dalyan Köfte dağıttı kendi elleriyle. Haydi oradan nüfusa, eee Hamdi Amca devletine milletine bağlı adam, hükümet işi dedin miydi, geciktirmeye gelmez derdi. Sevinerek gidiyor, nüfus kağıdı çıkartacak biricik oğluna ya. Yol boyunca da düşünüyor, Dalyan olsun adı, dalyan gibi delikanlı olur diye. Kulakları ağır işiten nüfus memuru, Dalyan’ı, Dalyar anlayınca da olanlar oluyor. Soyadı başka bir şey olsa iyi, Ak olunca kötü. Bu da inat etti değiştirmiyor adını.” “Peki, bu kendini Ahmet zannetmesi nedir?” “Amirim Ahmet, aman yani Dalyar eskiden çok yakışıklı çocuktu, ama bir o kadar da içine kapanıktı. Yine de kızları peşinden koşturuyordu. Bundan da seneler evvel, bu şarkıcının ilk çıktığı zamanlarda, şarkısı her yerde çalardı. Bu da işte bir gün cesaretini topluyor, kızın birisiyle buluşuyor bir yerde. Kızla tanışacak, sohbeti ilerletecek ya, başlıyor konuşmaya. İçinden geldiği gibi ailesini, kendisini anlatmaya başlıyor. Kız adını sorunca söylüyor ve olay kopuyor. Kız bunun ad soyad birleşimini duyunca, başlıyor bununla dalga geçmeye ve kalkıp gidiyor. Dalyar, efendi çocuk tabii, kıza hiçbir şey demiyor, gözlerini televizyona dikiyor öylece kalıyor. O sırada da bu şarkı başlamaz mı? Bizimki o zamandan beri bu şarkıyı duyunca kendini Ahmet sanıyor, bütün her şeye şarkının sözleri ile cevap veriyor.” Amir gözlerini arkadaşımdan ayırıp, bana hiç de sevgi dolu gözlerle bakmayan iki adama çevirdi. “Peki, size nasıl bulaştı bu?” “Amirim biz efendi efendi demlenirken, bu arkadaş yanımıza geldi…” Adamlar olayı anlatmaya başlayınca beynimde olaylar tekrardan canlanmaya başlamıştı. Can sıkıntısından, bir iki bira içecek yer arıyordum barların olduğu sokakta. Birden o şarkıyı duydum: Ahmet – Ah Canım Vah Canım. Evet, benim şarkımdı bu işte. Demek hâlâ hatırlanıyordum ve seviliyordum. Şarkımı duyunca, mıknatısla çekilir gibi bardan içeriye daldım. Bu zavallı iki arkadaş da dertli dertli sohbet ediyordu. Barda tek boş tabure bu ikisinin yanı olduğu için oturdum ve kulak misafiri olmaya başladım konuşmalarına. Bir süre sonra da lafa karışma ihtiyacı hissettim. “Susma abi bir şey söyle, ben bunu hak edecek ne yaptım? Sus pus oturuyorsun geldiğimizden beri!” “Böylesineee suskun, böylesineeee puskunnn!” “Ne diyon bilader sen?” “Olur mu bu devirde diye kendine bir gün olsun hiç sordun mu?” “Meczup musun olm sen?” “…” “Abi, bir de mahzun mahzun bakıyor yüzüme, çok masummuş gibi…” “Öylesineee mahzun, öylesineeee masumm!” “Hea?” “Boş ver abi şu herifi sallama dediklerini, bu kadınlar var ya abi, insanı gelecekten korkutuyorlar valla.” “Niye böyle doğmuşum diye gelecekten hiç korkulur mu?” “Haklı lan aslında bu meczup, korkulmaz. Pozitif düşünmek lazım kardeşim!” “Pozitif düşüncede kazanır.” “Aynen.” “Pozitif düşüncede kazanır.” “Tamam lan haklısın, aynen dedik ya.” “Pozitif düşüncede kazanır!” “Lan bir daha pozitif dersen, negatifini çıkartırım senin!” “İşlemeyen, paslanır!” “Te Allam ya!” “…” “Yine de üzülüyor insan abi, kaç yıllık sevgilimdi sonuçta.” “Ah canım, vah canım, üzme tatlı canını!” “Sen kime canım diyorsun lan ibiş!” “Geçer bu yara ancak, düşünürsek canım!” “Bak şimdi yine doğru bir şey dedin, sinirleniyordum tam.” “…” “Düşünelim abi, kız diyor evlenelim. Bu zamanda kolay mı abi, her şey para, her şey maddiyat.” “Biliyoruuuuuzzzzz maddiyat! Görüyoruuuz başını almış!” “Lan öyle başını almış maşını almış düzgün konuş! Efendi ol!” “Efendilik arayan nereye gidiyordu abi ya?” “Dur lan karıştırma şimdi araya laf.” “…” “Hayır, abicim zoruma giden de ne biliyor musun? Meğer beyaz eşyacının oğlu zaten bunu istemeye hazırlanıyormuş. Babam dükkândan her şeyi verecek demiş it! Biz de onu arkadaşımız bilirdik, insanoğluna güven olmazmış abi, uyumuşuz senelerdir! Yaktı beni bu kız yaktı!” “İnsan denen insanoğlu, uykuya dalarsa başını yakaaaaarmııııış!” “Başladı gene müptezel, lan olm bir konuşturmadın be iki saattir.” “Abi yalnız kızın babası demiş ki benden için, benim damadım olacak adam o aslında, kızıma istediklerini alsın anında döner demiş, yaa aynen böyle demiş.” “Dönüyoruuuuz hep beraber, dönüyoruuuz aynı yöne!” “Eee ne yapacaksın kardeşim, işin doğası kanunu bu! Para da önemli bir yerde…” “Doğası bu, kanunu şu, diye duraklamak sence olur muuuu?” “Yeter lan saatlerdir bık bık bık! Kafamızı ütüledin, al sana duraklamak!” “Ah! Canım! Vah! Canım!”
··
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.