Gönderi

108 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 hours
ve evet, oyunlarla yaşayanlar ile birlikte oğuz atay külliyatı hayatımda bir tur daha tamamladı. okumadığım son 4 kitaptan biriydi ve benim için özeldi. oğuz atay okumak, o zaman diliminde birden çok karakterle beraber aynı evde yaşamak gibi. bu kitabı okurken de aynı hissi yaşadım. neyse, kitabın incelemesine gelirsek...109 sayfalık, kısa bir eser. kitap ilk 35-40 sayfa, alıştığım oğuz atay çizgisinin uzağında seyretti. ama 40. sayfa sonrası lezzet oldukça arttı. oğuz atay bu kitabında da bilinç akışı tekniğini dibine kadar kullanmış. ana karakter coşkun ermiş hayata bir yerinden tutunmaya çalışan fakat “tutunamayan”, huzursuz, gerçeklerden kolayca sapmaya meyilli, kuruntulu, bir süre sonra gerçek ile oyunu birbirine karıştırmaya başlayan klasik bir oğuz atay karakteri. emekli tarih öğretmeni. zamanında "adresim belli olsun" diye yapılan, mutsuz bir evliliğe sahip. fırlama diye tabir edilecek bir oğlu var. erken emeklilik sonrası boşluğa düşmüş; keman dersleri alıyor. hayatına saffet’in girmesi ile oyun yazmaya hevesleniyor. tiyatro vesilesi ile tanıştığı emel ile bir yakınlaşma yaşıyor. o saatten sonra hayatı daha da karmaşık bir hale geliyor. hayatta başladığı hiçbir işi tamamlayamamış. bu yüzden oyunları ölüm kalım meselesi olarak görüyor. ve kitabın sonunda da (bana göre) ilk defa, başladığı bir işi tamamlayabilmek için bile bile ölüme gidiyor. ani duygu ve mekan geçişleri bu kitapta da kendini fazlasıyla hissettiriyor. kafkaesk tarzda bir eser denilebilir. öbür kitaplarına değinmeler, tutunamayan’lardaki (
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
) selim ve turgut’ta değinmesi, bana tehlikeli oyunlar’daki (
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
)hikmet’i sürekli sürekli hatırlatması kitabı benim için çok daha özel kıldı ( #78060265 gönderisindeki yorumuma ve #78059669 ‘deki dipnota bakabilirsiniz.). onlardan ziyade Atay her zaman yaptığı gibi, bu kitaba da çok ince ve güzel dokundurmalar koymuş. birkaç örnek verecek olursak: #78028754 #78030698 #78058957 #78059352 #78060061 bu ve buna benzer nice ince dokundurma bulunuyor kitapta. atay, günlüğünde de oyunlarla yaşayanlar’ın yazım sürecinden azımsanmayacak ölçüde bahsediyor. oyunun tarzını kendi tabiri ile "acıklı güldürü", temaları da “ülkede kültür kargaşası”, “insanlarımız oynuyor” ve “kimse acıyı, sevinci yaşamıyor” olarak özetliyor. hatta yıldız kenter’in oyun taslağını okuduğuna ve pek de beğenmediğine değiniyor. kitabı bitirdikten sonra şunu düşündüm: acaba insan, düşündükleri ve kafasında oynadıkları ile gerçeği çağırıyor olabilir mi? neredeyse her kitabının sonunda ölümle kucaklaşan bir yazarın 44 yaşında ölüme yürümesi.. tatsız bir rastlantı mı? yoksa arzulanan son mu? cevap ne olursa olsun, atay bir 20 yıl daha yaşasa şu an türk edebiyatı ne durumda olurdu diye düşünmeden edemiyorum. onunla vedalaşmaya bir adım daha attığımı düşünürsek benim için okuması güç bir kitaptı oyunlarla yaşayanlar. son sayfaya geldiğimde “peki şimdi ne yapacağız?” diye sordum kendi kendime. kitabın son cümlesinde ise cevabı buldum: “oyun bitti, seyirciyi selamlayacağız”
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla YaşayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20209.2k okunma
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.