Gönderi

128 syf.
·
Not rated
Palto
“Hepimiz Gogol’ün paltosundan çıktık!” diyen Dostoyevski’nin sözlerine sığınıyorum kitabı bitirirken. Dostoyevski’nin sözleri zihnimde dönüp duruyor ve aynı zamanda derin düşüncelere götürüyor. Kendi kendime “yine o kadar haklı ki!” diyorum. Gogol’ün Palto’sunu okurken “Palto da Paltoymuş ha!” desek yeridir. Kısa, sade ve oldukça akıcı bir anlatıma karşı kitabın nasıl yoğun nasıl güzel öykü içerdiğine bakın. Akakiy Akakiyeviç, hepimizin yaşamında belki bir defa gördüğü belki de yanından geçip gittiği görmediğimiz görüp görmezden geldiğimiz varlığı mümkün olan bir karakter. Sıradan bir memur ve çoğunlukla çevresindekiler tarafından varlığıyla yokluğu pek bir şey ifade etmeyen küçük adam diyebiliriz. Akakiy Akakiyeviç’in üzerindeki bir palto’ya bir dünya sığmış desem yeridir. “Bir palto bir karakterin duygularını nasıl ifade eder? Bir palto dönemin zorluklarını nasıl gösterir?” Bu cümleler zihnimde dönüp duruyor. Rusya’nın soğuğu içinize işlerken onlarca duyguyu aynı anda yaşayıp şaşkına uğruyorsunuz. Yırtık pırtık, yamalı ve neredeyse insanı Rusya’nın çetin kışından koruyamayacak palto’yla değişen insanların yüz ifadelerinin yine bir palto’yla bir kez daha nasıl değiştiğine tanık oluyorsunuz. Bir Palto’ya neler sığar? Palto bu noktada bir imgedir belki fakat bütün insanlık, bütün duygular, çirkinlikler, hüzün ve soğuğu öyle içine alır ki kurguya hayran kalmamak elde değildir. Aynı zamanda Gogol, Rus edebiyatının realizm ilkelerini ustalıkla kullanarak hiçbir şeyi geçmiyor. Özellikle şu pasajı paylaşmak istiyorum, “Genç adam; şu kısacık ömründe birçok kez, ince düşünceli, iyi eğitim almış, kibar denilen, herkesin saygın ve soylu insanlar olarak kabul ettiği kimselerin görünüşünün altında ne kadar vahşi bir kabalık bulunduğunu gördüğünden, elleriyle yüzünü kapatmış ve “tanrım” diyerek ürpermişti.” Bundan evvel Akakiy’i aşağılayan bir memurun bu sözleriyle Gogol’ün karaktere yaşattığı vicdan duygusu gözler önüne seriliyor. Karakter çevresindekilerin etkisine kapılarak herkesleşmek isterken bir anda yüreğine düşen vicdan duygusuyla gözündeki perdeyi kaldırıyor ve Akakiy’e gerçek gözlerle bakıyor diyebiliriz. Gogol, bu öyküsünde kimseye zararı dokunmayan iyiyi gösterirken, hayatımızın her yanına dağılmış diğer insan profillerini de göz önüne seriyor. Akakiy’in başına gelenler ve acıma duygusu her şeyden öte sizi içine çekiyor. İçerisine serpiştirilen fantastik öge ise Gogol’ün - *Burun* hikâyesinde de olduğu gibi - sevdiği bir olay diyelim. Hikâyenin sıradanlığı ve memur bir karakterin başına gelenleri okurken Sabahattin Ali’nin Raif efendisini hatırladım. Akakiy’in durup bir tabloyu birkaç saniye seyretmesi dahi yüzümü gülümsetti. İki karakterde de benzer yönler olduğunu okuyanlar anımsayacaktır. Rus edebiyatı elbette Palto’suz olmaz diyerek noktalıyorum. Hepimiz Gogol’ün paltosuna sığdık ve hepimiz gerçekten de oradan çıktık işte bu kadar. Herkesin kitapla tanışması dileğiyle.
Palto - Burun
Palto - BurunNikolay Gogol · Parodi Yayınları · 201937k okunma
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.