Gönderi

Çevrebilimci Suzanne Simard'ın bu konuyla ilgili Nature dergisinde yayımlanan muazzam bir makalesi vardı. Ağaçlarım toprak altında yayılmış mantar ağı ile birbirlerine ihtiyaçlarını bildirip, iletişim kurduklarım göstermişti. Ağaçların çoğu, yeraltında yaşayan mantarlarla simbiyotik ilişki içerisindeydi. Simbiyotik ilişkide, tüm taraflar bir şekilde bu ilişkiden fayda görmekteydi. Mantarlar yeraltı boyunca gönderdiği miselyum ve liflerle topraktan fosfor, nitrojen gibi maddeleri ağaca taşıyordu. Ağaç da bu maddeleri kendisi için kullanıyordu. Peki, mantarlarm bu ilişkiden çıkarı neydi? Çok iyi oldukları için mi ağaçlara yardım ediyorlardı. Aslında cevap hayırdı. Normalde mantarlar fotosentez yapamazlardı. Kendileri fotosentez yapamadıkları için ağaçların fotosentez sonucu ürettiği maddeleri kullanırlardı. Böylece her iki tarafa fayda sağlayan harika bir ilişki ortaya çıkmıştı. Bunlar zaten normal biyolojik bilgilerdi. Suzanne Smard'ın ortaya çıkardığı ise ağaçların bu mantarlar aracılığıyla inanılmaz bir iletişim ağı kurduğuydu. Ağaçlar bu mantar ağı sayesinde kaynaklarım paylaşabiliyordu. Mesela ağdaki yaşlı ana ağaçlar bu sistem yoluyla küçük fidanlara bir miktar destek gönderip hayatta kalma şanslarım artırıyorlardı. Hasta ya da ölmek üzere olan ağaçlar yine bu sistem aracılığıyla kaynaklarım daha sağlıklı komşularına aktabiliyorlardı. Bu mantar ağı diğer bitkilerce de kullanılabiliyordu. Yani bir bitki saldırıya uğradığmda çeşitli kimyasal maddeler salgılayarak komşularma haber veriyordu. Tüm ilişki ağlarında olduğu gibi bu mükemmel sistemi kendi çıkarları için kullananlar da vardı. Bazı orkide türleri bu ağı hackleyerek komşularının kaynaklarını çalıyorlardı. Bazı türler daha acımasızdı. Ağa salgıladıkları birtakım zehirli kimyasallar ile etraflarındaki türleri öldürüp tüm kaynağm sahibi olmak istiyorlardı. Baktığımız zaman ne kadar da tanıdık gelen ilişkiler yumağıydı aslında.
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.