Gönderi
Sizi rahatsız etmeye geldim!
Ali Şeriati’yle 3 yıl önce okuduğum, Bilinç ve Eşekleştirme kitabıyla tanışmıştım. Bu 3 yıllık süre diliminde, beynimin uyuştuğunu hissettiğim her an yardımıma koşan, bilmeme rağmen bazı bazı unuttuğum ya da bilmediğim birçok gerçeği suratıma sert, eleştirel ama bir o kadar da etkileyici ve kendine hayran bırakan üslubuyla vurdu çoğu kez.
Yine severek okuduğum Dine Karşı Din kitabına, küfür, şirk, putperestlik gibi kavramlar hakkında bilinen yanlışları düzeltmek amacıyla yaptığı açıklamalar ile başlıyor. Asırlar boyunca din uğruna yapılan savaşlarda muhatap olunan kesimin, dinsiz, Allah’a inanmayanlardan değil, aksine Allah’a inanan ve belli bir dini inanca sahip olan kişilerden oluştuğu kitabın ana teması. Dine Karşı Din ismi de buradan geliyor. Kitapta yer alan bir diğer konu, şirk dini ve tevhid dinini ayırt eden noktaların vurgulanmasıydı. Şirk dini, dönemin hükümdarları, din adamları, soylu olarak nitelendirilen kesimin emellerine hizmet eden, yoksul kesimi ötekileştiren, onların başına gelen her şeyin Allah’tan geldiğine ve bunu değiştirmek için yapılan her çabanın Allah’ın iradesine karşı gelmek olduğu, çekilenlerin mükâfatının ise öteki tarafta verileceğine dair inançlarla halkı sömüren bir inanç tarzı aslında. Tevhid dini ise, tek olan Allah’a kulluk edilen, inkılapçı, eşitliği ve adaleti savunan, dini temsil eden peygamberleri çoban olan ve peygamberlerinin herkesten çok acıyı ve açlığı tecrübe ettiği, mütevazı bir din.
Ali Şeriati, kendisine yöneltilen ‘Sen bir aydın olarak nasıl olur da dine bu kadar dayanırsın?’ sorularına ve eleştirilerine karşılık olarak ise şunu söylüyor; ‘Bizim sorumluluğumuz, bu dinin tahakkuk etmesi için çalışmaktır, peygamberlerin getirdiği bu din kitlelere, aydınlara ve özgürlük aşıklarına sorumluluk yükleyen bir dindir.’
Son olarak, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin aynı amaçla çıktıkları yola, Peygamberimizin kazanması ve Hz.Ali’nin başarısız olmasında ki nedenin ne olduğu anlaşılırsa eğer toplumsal problemler de dahil olmak üzere, bütün sorunların çözüleceği dile getiriliyor. Bahsettiği durumun nedeni ise şuydu; Peygamberimiz döneminde, Ebu Cehil ve Ebu Leheb başta olmak üzere, kişiler putların savunucusu olduğunu ve başka bir şeye inanmak istemediklerini açık bir şekilde ifade ediyorlardı. Hz.Ali döneminde ise tevhid kisvesi altında, kaleyi içten fethetme anlayışıyla hareket eden kişiler ile bir mücadele içerisine girilmişti. Ve bu yüzden başarısızlıkla sonuçlandı.
Din kisvesi altında insanların sömürülmesiyle alakalı satırları okurken, anlatılanlara çokta yabancı olmadığımızı görmüş oldum…
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.