Paylaştıkça artan mutluluk değil hüzünmüş meğer...
Kısır bir döngünün içindeyim dünden beri: Yazıyorum, siliyorum, yazıyorum, siliyorum... Saçmalarsam affola, ben bilmiyorum 45 yıllık hayat arkadaşını kaybetmenin acısını, yaşım 45'in yarısı bile değil henüz.
Kitabın kapağını aralayınca Hatice Erbaş'ın şu sözü karşılıyor sizi:
"Babanız içerde şiir yazıyor diye
Çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
Bu söz Hatice Erbaş'ın vefatından sonra bir yakını tarafından aktarılıyor Şükrü Erbaş'a. "Pervane" isimli kitabıyla Dağlarca Şiir Ödülü'nü almasının ardından şunları söylüyor Erbaş: "Onun bakımını hiç aksatmadım ama bu şiirlerin yazılması, onun zamanından çaldığım anlarda oldu düşüncesi vicdanen tedirgin ediyor. Eşimin ölümünden sonra öğrendim, ‘Ben babanız içeride şiir yazıyor diye çocuklarımı içerde sessiz ağlattım’ demiş. Bir sonraki kitabımda bunu girişine koyacağım. Bu benim yazdıklarımdan çok daha kıymetli geliyor bana"
Ah Ömür Hanım, ne güzel eşmişsin sen...
Kitabı başından sonuna ağlayarak okudum, şu satırları okuyup da ağlamamak elde mi?
"Ömür Hanım, şahgülüm, Köroğulu'm... sana bir nefes olamayan şiirden de geçtim."
"Üç yıldır ölüyorsun Hatice
Yataktan kalkıyorum, ölüyorsun
Odadan odaya geçiyorum, ölüyorsun
Su içiyorum, boğazımda mezar hecesi bir taş"
"Çengeli mezarına asılı
Bir soruyum dünya ortasında:
İnsan neden ölür Hatice
Ölüm neden vardır?"
"Bir gün yanına gelmesem
Mezarının yalnızlığı doluyor gövdeme."
"Açsam mezarını alıp getirsem
Yattığı yerlere toprak olduğum."
"Ölümü senden mi öğrenecektim
Soluğu canımdan çekilen kadınım."
"Ömür Hanım
Seni çok özledim, çok
Ben gelene kadar çürüme ne olur."
"Dünyanın bütün seslerini alıp götürdün
Mezarından başka harf kalmadı ağzımda."
"Seninle konuşayım diye ağlaya ağlaya
Taşların dilini öğrendim sonunda."
"Yastığını koklaya koklaya öğrendim
İnsan bir kere ölmüyormuş meğer..."
Dünya hükmünden azade Leyla'ya dünya hükmünden azade şiirler...
Ayrılığın her türlüsü kötü de, ölüm ayrılıkların en kötüsü; yaşarken mümkünü yok vuslatın. Bu öyle bir ayrılık ki insana taşların dilini konuşmayı öğretiyor. Mezar taşlarının..
Gidenin ardından yakılan ağıtın, tutulan yasın kitabı Yaşıyoruz Sessizce. Bu öyle bir yas, öyle bir ağıt ki okuyanın ölesi geliyor lâkin "Kimse kendinden bir yere gitmiyor/ Yaşıyoruz sessizce yaramızı severek." (Bağbozumu Şarkıları'ndan...)