Gönderi

72 syf.
·
Not rated
'Tembellik Hakkı' derken, burada tembellik savunulmuyor aslında; çalışma saatlerinin fazlalığı insani duyguları, hakları çiğnediğinden az olması gerektiği, hele hele makinelerin üretimi daha hızlandırır olduğu gerçeği karşısında işçilerin çoğu vakitlerinin sömürülmesiyle onların mahvedilmesi, kapitalistlerin borusunu çalan bazı iktisatçıların sahte sözlerine kulak kabartan proleterlerin (zaten adil saatlere dayanmayan) 'çalışmayı arzulayan sloganları'nı dile getirmelerinin kendilerine, işçi sınıfına zarar verdiğini, iktisadi Hristiyan ahlakının önyargılarının kırmaları gerektiği, çünkü, "Eski uygarlık ile doğmakta olan Hıristiyanlık, eski dünyanın barbarlarını yozlaştırdılar. Benzer bir şekilde, yaşlanmış Hıristiyanlık ile modern kapitalist uygarlık da yeni dünyanın vahşilerini yozlaştırıyorlar." diyen yazar dolayısıyla, proleter veya işçi sınıfının; kapitalist sanayici ve destekçilerinin, burjuvazi sınıfının giderek kapitalist dünyaya ayak uydurmasının karşısında bilinçli, kendi gücünün farkında olan ve haklarını bilen bir kesim olmasını savunuyor, öngörüyor. Aşağıda bu kitaptan alıntıladıklarım onun özeti ve incelememin dayanakları mahiyetindedir: "İktisatçılar ise işçilere tekrarlayıp duruyorlar: Toplumsal serveti arttırmak için çalışın! Ama bir başka iktisatçı, Destut de Tracy onlara şu cevabı veriyor: “Yoksul uluslar, halkın rahat ettiği uluslardır; zengin uluslarda ise halk genelde yoksuldur.” Öğrencisi Cherbuliez de devam eder: “Emekçiler, üretici sermayelerin birikimine katkıda bulunarak, ücretlerinin bir kısmını er ya da geç ellerinden alacak olaya katkıda bulunurlar.” Fakat, kendi çığlıklarından sağırlaşmış ve aptallaşmış iktisatçılar cevap verir: Çalışın, kendi refahınızı yaratmak için sürekli çalışın! Ve, Anglikan Kilisesi’nden bir rahip, Muhterem Peder Townshend, Hıristiyan hoşgörü adına tekdüze bir sesle tekrarlayıp durur: Çalışın, gece gündüz çalışın; çalışarak sefaletinizi arttırıyorsunuz ve sefaletiniz yasa gücüyle size iş dayatmaktan bizi men ediyor. Çalışmanın yasal olarak dayatılması, “fazla zahmetlidir, çok şiddet gerektirir ve fazla gürültü patırtı yaratır; açlık ise, tersine, yalnızca huzurlu, sessiz, bitmek bilmez bir baskı oluşturmakla kalmaz, çalışmanın ve sanayinin en doğal saikiymiş gibi, en güçlü çabaları da kışkırtır.” Çalışın, çalışın, proleterler, toplumsal serveti büyütmek ve bireysel sefaletinizi arttırmak için çalışın; çalışın ki, daha da yoksullaşarak, çalışmak ve sefil düşmek için daha fazla gerekçeniz olsun. İktisatçıların sahte sözlerine kulak kabartan proleterler, bedenleri ve ruhlarıyla çalışmanın ahlaksızlığına teslim olduklarından, toplumsal organizmayı sarsan sanayinin bu aşırı üretim krizlerine bütün toplumu sürüklüyorlar. Bu durumda, metalar bollaşıp alıcı kıtlaştıkça atölyeler kapanır ve açlık, işçi nüfusunu binlerce kayışlı kırbacıyla döver. Çalışma dogmasının sersemleştirdiği proleterler, sözüm ona refah döneminde maruz kaldıkları aşırı çalışmanın bugünkü sefaletlerinin nedeni olduğunu anlayamazlar. Bunun yerine, buğday ambarına gidip bağırırlar: “Açız, yemek istiyoruz!.. Üç kuruş bile paramızın olmadığı doğrudur, ama her ne kadar baldırı çıplak olsak da, buğdayı tarladan kaldıran da, üzüm bağını bozan da biziz…” "Çalışmanın, insan katleden, sapkın ve kör tutkusu, özgürleştirici makineyi özgür insanları köleleştiren aygıta dönüştürüyor: Üretkenlik yoksullaştırıyor onları." "Cahiller bizim sofu sanayicilerimizi dalavere çevirmekle suçlarlarken, aslında onları harekete geçiren düşünce, kollarını kavuşturup yaşamaya razı olamayan işçilere iş sağlamaktır." "İşçi sınıfı, basitleştirici iyi niyetiyle, beyninin yıkanmasına izin verdiğinden; doğuştan gelen taşkınlığıyla, çalışmaya ve perhize körcesine atıldığından, kapitalist sınıf kendini tembelliğe ve zorunlu haz almaya, üretken olmamaya ve aşırı tüketime mahkûm buldu." "Dolayısıyla, kemer sıkan işçi sınıfı, aşırı tüketime mahkûm burjuvazinin göbeğini iyice şişirmiştir." "İnsan doğasını saptırmış olan ahlakçılardan, yobazlardan, yalancı softalardan, ikiyüzlülerden ve “dünyayı dolandırmak için kılık değiştirmiş diğer mezhep insanlarından” uzun uzun ve sertçe intikam alınacaktır. “Çünkü sıradan halka, sadece tefekkürle ve ibadetle meşgul olduklarını, oruç tutup nefislerini bastırdıklarını, insanlıklarının küçük kırılganlığını beslemek ve doyurmakla meşgul olduklarını söylerken, aslında can sıkıyorlar. Tanrı bilir işin aslını!" "Proleterler kapitalistleri demirhanelerde ve rafinerilerde on saat çalıştırmayı kafalarına koydular. Büyük bir hatadır bu; toplumsal çatışmaların ve iç savaşların nedenidir. "Kapitalistleri tahtadan ve demirden makinelerini yetkinleştirmeye zorlamak için, ücretleri yükseltmek ve etten kemikten makinelerin çalışma saatini azaltmak gerekir." "İngilizlerin büyük deneyimi budur; zeki birkaç kapitalistin deneyimi budur: İnsan üretkenliğini arttırmak için çalışma saatlerini azaltmak, ücretleri ve tatil günlerini arttırmak gerektiği çürütülmez bir şekilde kanıtlanmıştır." "...proletaryanın kendi gücünün bilincine varması için, iktisadi, özgür düşünceli Hıristiyan ahlakının önyargılarını ayaklar altında çiğnemesi gerekir; doğal içgüdülerine dönmesi, burjuva devriminin metafizikçi avukatlarının titizlikle hazırladıkları veremli İnsan Hakları’ndan binlerce kez daha soylu ve daha kutsal olan Tembellik Hakları’nı ilan etmeli; günde sadece üç saat çalışmaya, aylaklık etmeye, günün ve gecenin geri kalanında âlem yapmaya kendini mecbur kılmalıdır." "...çünkü –diye ekliyordu Ksenofon– “çalışma bütün zamanı alıp götürür; çalışma varken ne cumhuriyet ne de dostlar için boş vakit kalır.”
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Kırmızı Kedi Yayınları · 201410.3k okunma
·
16 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.