Gönderi

121 syf.
·
Puan vermedi
Evet,bugün size; Ece Ayhan'ın tabiriyle,"dünyayla yaralı şairi",Cemal Süreya'nın tabiriyle "Zelda“yı,müntehir,direnişçi bir kadını ve onun günlüklerinden oluşan kitabını tanıtacağım:Evet,size Nilgün Marmara'dan ve günlüklerinden oluşan "Kırmızı Kahverengi Defter"kitabından söz etmeye çalışacağım. Dile getirmesi meşakkatli olan bir kadını tanıtmaya nerden başlanır bilmiyorum.Benim için,marjinal ve ikinci yeniye paralel özgün şiir anlayışıyla önemli bir yerde duran, bu sivil itaatsiz kadından, nasıl söz edilir bilmiyorum. Nilgün Marmara henüz yirmi dokuz yaşındayken"hayatın neresinden dönülse kârdır"derken gülümseyerek kendini evinin beşinci katından aşağıya bıraktı.Ardından bu mesele çok tartışıldı.Şair Lale Müldür'e göre Nilgün intihar etmedi,evde bir erkek vardı(şüpheler kocası Kağan Önal'ın general babası üzerine) ve bağrışmalar esnasında aşağı itildi,Ece Ayhan'sa Nilgün'ün Boğaziçi Üniversitesi'nde okurken,ismini kendi koyduğu "Umutsuzlar"merdiveninde saatlerce kederle otururmuş.Kocası Kağan Önal'ın işi gereği gitmek zorunda kaldığı Libya,sinirlerinin çok yıpranmasına sebep olmuş,aynı zamanda "manik depresif"teşhisi de konan şairin,en sonunda(kendisi gibi yaşamına son veren) "Sylvia Plath'in hayatını,şiir anlayışını incelemesi ve bunun üzerine tez çalışması yapması, bardağı taşıran son damla olmuş.Sonrasında;"Yerle gök arasında bulutu bile harca kestiğiniz bu yerde daha fazla kalamam"diyip gitmiş. Biraz şiir anlayışından söz edelim Nilgün'ün:Kapalı imgelerle yüklü,okuyucuyu yoran,kendini açmayan,emek ve zihin işçiliğiyle örülü,hem kendini hem okuyucuyu yerden yere seren(kimine göre ikinci yeni uzantısı)bence ikinci yeninin imgelerle yüklü şiir anlayışına yakın olmasına karşın,kendi dilini ve üslubunu bulmuş şiirlerden oluşuyor. İki adımlık yer kürenin bütün arka bahçelerini gören bu kadının, "Kırmızı Kahverengi Defter"kitabının muhtevası nedir,isterseniz bundan biraz söz edeyim:Kitap,Nilgün'ün günlüklerinden oluşuyor.İzlediği filmleri,okuduğu kitapları,beğendiği yazarları,edebiyata dair düşüncelerini,kendi öz yaşamına ve aşk hayatına dair fikirlerini,sere serpe ortaya koyduğu bu eser,kendisi öldükten sonra yayımlanıyor.Şairin bunu istediğine dair bir malumat yok.Kendisinin istediğine dair emareler mevcut değilken,günlüklerini yayınlanmış olması etik mi,tartışılır.Bahsedildiğine göre Nilgün,ölmeden önce şiirlerinin kitap haline getirilmesini vasiyet etmiş,fakat ifade ettiğim üzere"kırmızı kahverengi bir deftere"günlük tuttuğu için ismi"Kırmızı Kahverengi Defter"olan eserin,yayınlanmasına dair olumlu-olumsuz herhangi bir beyanatta bulunmamış. Şimdi size ölümünün ardından şair Cemal Süreya ve Haydar Ergülen'in yazdıklarından parçalar paylaşmak istiyorum. Cemal Süreya diyor ki; "Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış. Ece Ayhan söyledi. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli saatten sonra kişilik, hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır, bakışlarına çok güzel, ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım, otuzuna değmemişti daha. Ece ile gergedan için yaptığımız aylık söyleşide ondan şöyle söz ettim: Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememişim. bugün ortaya çıkıyor.” Haydar Ergülen ekliyor; Nilgün, 'dünyayla yaralı' bir insandı ama kaç kuşaktır okuyan, yazan, duyan, hisseden, düşünen hemen herkes dünyayla yaralı sayılır bence. Yıllardır Nilgün'e yakıştırılan kimi şeyleri onu tanıyanlardan, arkadaşlarından, ilk kitabı 'Daktiloya Çekilmiş Şiirler'i Kağan'dan sonra ilk okuyan, bu kitabı ve Metinler'i ilk yayımlayan kişi olarak, dehşetle duyuyorum, okuyorum. Tanımadıkları bir insanın hatırasına hürmetsizlik edenleri okur da yazar da olsalar anlamam ya, onu tanıdıkları halde hürmetsizlik edenleri hiç bağışlayamam. Şakacı, gülen, güldüren, muzip, espriler yapan, ortamı neşelendirmeye çalışan, dostlarını, arkadaşlarını evinde neredeyse günlerce ağırlamaya bayılan, dolu dolu yaşamayı seven biri olarak kaldı aklımda Nilgün. Arkadaşlığa, dostluğa çok kıymet veren bir insan. Ben de Nilgün'ün bir 'arkadaşlık efsanesi' olduğunu düşünürüm. Ve onu böyle daha da çok özlerim." "Biliyorum;bir gün dayanamayacak küçük kalbim.Arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye veda edeceğim"derken ciddiydi ve dediğini yaptı.Ece Ayhan'ın "uç"tası yani marjinal ruhlu dostu,hayata kafa attı!Cemal Süreya'dan şiirleri için destek alırken birkaç şiiri "Şiir Atı"dergisinde yayınlansa da,türk edebiyatında hatrı sayılır bir yer edinemeyen şair,kimine göre şımarıklıktan,kimine göre tanınma arzusundan,kimine göre cinayetten,kimine göre manik depresif ve bunalımlı ruh halinden dolayı öte yakaya göç ettiğinde henüz otuzunda bile değildi ama artık Türk edebiyatı için büyük bir kayıp kabul ediliyor. İncelemem sona ererken kendisine en sevdiğim şiiriyle veda etmek istiyorum.Hoşça kal Zelda. Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer... Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına? "Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna"bir çocuk demiş.
Kırmızı Kahverengi Defter
Kırmızı Kahverengi DefterNilgün Marmara · Telos Yayıncılık · 20001,453 okunma
·
347 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.