Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Uzun zamandır karşıma çıkan ve bir o kadar da okumak istediğim, merak ettiğim Fahrenheit 451'i sonunda okuyup bitirdim. Kitabın ismi başlarda tuhaf gelmişti; lakin ardındaki anlam ve önemi anlayınca ne kadar da doğru bir karar olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyorum. Hatta Ray Bradburry, kitaba öncesinde farklı isimler vermiş olmasına rağmen bu isimleri beğenmemiş (Gece Yarısından Sonra, İtfaiyeci) ve bir gün kütüphanede kitabı yazarken daha farklı ve etkileyici bir isim bulmak adına kağıdın tutuşma derecesini üniversiteden birkaç bölüme sormuş lakin bir cevap alamamış. Sonrasında itfaiyecilerle alakalı yazdığı romanı itfaiye teşkilatını arayıp itfaiye şefine sorup öğrenmiş ve 451 Fahrenheit cevabını almış ve bunu çok beğenmiş. O da yerleri değiştirip kitabın ismini Fahrenheit 451 diye değiştirmiş. Eh ne de olsa etkileyici ve güzel bir isim. Öncelikle bu kitabı anlamak için yazıldığı döneme göz atmakta fayda var diye düşünüyorum. Yazar bu kitabı yazdığı dönemde şöyle bir espiri yapılıyordu: "Eskiden kimin evde olduğunu ışıklarının açık olmasından anlayabilirdiniz; şimdiyse ışıklarının kapalı olmasından anlaşılıyor." Televizyonlar küçüktü, siyah beyazdı ve net bir görüntü elde etmek için ışıkları kapamak gerekiyordu. Evet televizyonun hakim olduğu dizi, filmlerle insanın kitap okumayı unuttuğu ve sonunda bıraktığı bir dönemden bugünlere... Bir şeyler çağrıştırıyor değil mi? Bir de şu var ki yazar 70 yıl öncesinden geleceği adeta öngörmesi olabildiğince etkileyici ve bir o kadar da üzücü. Günümüz dünyasında sosyal medya platformlarının, internetin, cep telefonu ve bilgisayarların televizyonun yerini aldığı bir çağ yaşıyoruz. Evet televizyonlar hala izleniyor; ama kitaplar günden güne okunmaya değer görülmeyen bir metaymış gibi köşeye atılıyor. İnsanların çılgınlar gibi fotoğraf çekip video paylaştığı, beğenilmek istediği ve bunun için türlü türlü yollara başvurduğu çirkinleşen bir dünyada, köşesine çekilip kitap okumak ne kadar da masum ve samimi geliyor. Bugün ülkemizde ve dünyada kitap okuyan kesim öylesine az ki! Düşünen, araştıran, okuma hevesiyle yanıp tutuşan ve her daim bilgi dağarcığına bilgiler eklemeye çalışan; hayata farklı pencerelerden bakan insanlar öylesine azaldı ki, bundan 50 ya da 100 yıl sonra kitapları tamamen köşeye koyup artık bunlara ihtiyacımız yok denilecek bir çağa erişmemiz kim bilir artık sadece distopik kitaplarda mümkün olmayacak belki de.. Bu kitap 'Bu Böyle Sürerse' ifadesinin anlam bulduğu bir kitaptır. Yazar bize bu böyle sürerse olacaklar kaçınılmazdır mesajını veriyor. Ve bu öylesine doğru ki.. Kitabın içeriğiyle ilgili pek fazla bir şey söylemedim :) Romanın baş karakteri Guy Montag işini seven bir itfayeciydi. Teknolojinin hüküm sürdüğü bu karanlık dünyada görevi sadece kitapları yakmak, ortadan kaldırmaktı. Evet itfaiyeciler normalde yangını söndürürler ama bu romanda kitapları yakmak, ortadan kaldırmakla görevliler. Halkın kendisi kitap okumayı bırakmış ve mutlu olmak istemişler. Bu yüzden de devlet itfaiyecilerle birlikte kitapları yakıp halkın mutluluğunu sağlıyor.(!) Lakin Montag'ın yeni komşusu Clarisse McClellan ile tanışmasıyla tüm hayatı değişir. Clarisse, sorduğu sorularla ve kurduğu arkadaşlıkla Montag'ın düşünmesine, araştırmasına, adeta uykudan uyanmasına yardım eder. Ve Montag o günden sonra yaptığı herşeyi sorgulamaya ve kitaplara duyduğu merakla araştırıp incelemeye başlar.. Ve gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşayamayacağını artık biliyordur... Okumanızı içtenlikle tavsiye ediyorum, pişman olmayacaksınız.. Sahi, İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne var?
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202290,3bin okunma
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.