Gönderi

312 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"La Disparition"
"Halbuki modern insan sıkıcıdır. Modern insan kötüdür. Modern insanın romanlarca buhranı ve tek ve basit bir çözümü vardır. Zamanda geri veya ileri gitmeyen bir başrolü olan bir sürü kitap varken sabah erkenden uyanan, okula giden, akşama kadar çalışan ve akşam eve gelince zaman geçiren uyuyan ve sabah kalkınca hiçbir yere gitmeyen, olduğu yerde duran bir adamı ben ne yapayım değil mi? Şimdi diyeceksiniz ki kurguyu ona göre kurmalıydın. Lâkin, bir timsahı kuştüyü yatağa yatırsanız, ona ninniler söyleseniz, hayırlıgecelerallahrahatlıkversiniyirüyalar deseniz ona, üzerinin battaniyesini sıkı sıkı örtseniz, o yine gidip bir bataklık düşlemeyecek midir? Modern insanı bıraksanız, bağlarını koparıp kendini yeniden bir otobüs içinde dalgalanırken bulmaya heves etmez mi? Bir yandan böyle bir adamı anlatma fikrinden tiksinirken, diğer yandan onun hâlâ bitmemiş bir anlatının başrolü olması beni zor bir seçime itti. Bunu yapmamalıydım. Bunu yapmalı mıydım? Bunu bilmiyorum. Lâkin, bu adam size benziyor ve nasıl ki sizin bana ihtiyacınız -haliyle- yoksa, onun da yok aslında bana ihtiyacı. Bunu yapmalıydım." Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü sahibi Emre Ergin’in ilk romanı. Dördüncü Dilek. Bu alıntı, kitabın ne anlattığının; bu inceleme de hakkıyla anlamak ve hiçbir şey kaçırmamak için birden fazla okunması gereken bir romanın yahut yetişkinler için yazılmış bir masal kitabının takdimidir. Yazar, sıradan bir yaşamı olan sıradan bir tarih öğretmeni Ali’nin sıra dışı hikayesini anlatır. Sizi metinler ve zamanlar arası yolculuklara çıkaracak ve yolculuğunuz esnasında sizi hiç yalnız bırakmayacak, okuduğunuz cümlelerin ardından “Ama bu nasıl olur?” diye sorduğunuz her an sizinle konuşmaya başlayacaktır. Gereksiz olduğunu düşündüğünüz her söylem, sabırla zaman ayırmanız gereken derin bir meseledir, imge ve işaretlerin altı çizilmeli ve bu derinliğin sizi hangi zamanda, nereye götüreceği düşünülmelidir. Yazar, siz bu durumu kabullenene kadar kendine zaman tanır. Sonunda okura kendinin en sağlam okuyucusu ve eleştirmeni olduğunu hissettirir. Bu açıdan da okurun kafasını herhangi bir şeyin kurcalamasına, bölmesine, kitabı yarıda bırakmasına izin vermez. (aslında yazar buna izin verse de siz, dimağınızı mest eden bu anlatıya karşı koyamayıp devam edersiniz) Okuyacağınız kitap, bir anlamda masal ya da roman nasıl yazılır’a, yazarın aklından geçenler nelerdir, kurguyu nereye çekmeye çalışır, alt metinleri ne şekilde ele almalıdır’a yanıt verir. Üst Bakış’ın hangi noktalara bakarak okur yolculuğunuz boyunca size eşlik edeceğini keyifle okursunuz. Daha önce büyük bir arzu ve heyecanla İhsan Oktay Anar’ın Amat’ında bir forsa, İskender Pala’nın Efsane’sinde Barbaros’un sağ kolu oldu iseniz, bu kitapta da mutlaka olacağınız, kendinizi yerine koyacağınız biri ya da birileri olacaktır. Beli Ali, belki Alipagun, belki Dilruba, belki elmasever Klopathranus. Ben, muzip bir lamba cini olmayı seçiyor ve hepinize keyifli okumalar diliyorum, kitapla kalın :) “Gökten üç elma düştü. Üç ve üçün katları. Üçün üretebileceği bir tamsayılar alt kümesi. Üçünü de kağıtların ve kitapların arasına, tükettiklerimizin kabukları arasına. Belki dünya dışı yaşamları sergilediğimiz bir müzede, camdan tabutlara. Üçü de daha önce yediğimiz elmalara benzemiyordu zira.”
Dördüncü Dilek
Dördüncü DilekEmre Ergin · İz Yayıncılık · 201820 okunma
··
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.