Gönderi

108 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Charles Bukowski'nin "O benim Tanrı’m" dediği, 'Sadeliğin Efendisi' sayılan John Fante. Yazarla ilk olarak Üzümün Kardeşliği kitabıyla tanışmış ve övüldüğü kadar olmadığı, abartıldığı kanısına varmıştım. Sonra 1933 Berbat Bir Yıldı adında bir kitabının daha bende olduğunu ve okumadığımı hatırladım. Elime alırken, dün bitirdiğim Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin ardından tempoyu azaltmak ve yorgunluğumu atmak niyetiyle az sayfa oluşundan dolayı da bir çırpıda okuyup daha zevkli kitaplara geçiş yaparım diye düşündüm. Fakat okuyunca ilk kitabının aksi tabloyla karşılaştım ve gerçekten de bir çırpıda okudum ama sıkıcılığından değil su gibi akıp gitmesinden, toplumcu gerçekçi-yeraltı edebiyatı karışımı oluşundan, kahraman ile aynı dertten muzdarip olmaktan ve aynı duyguları yaşayanı alıp götürmesinden. Kitabın konusu; Dominic Molise'in kendisine bahşedilen beyzbol yeteneğini kullanarak hem sevdiği işi yapmak hem de İtalya'dan Amerika'ya göçmüş yoksul ailesine bakmak istemesi ve bu noktada babasıyla çatışma halinde olması. Okurken Zeze'nin (Şeker Portakalı) gençliğe adım attığı, iş hayatına atılmaya karar verdiği, olgunlaşma ve kendi yolunu çizme çabalarının anlatıldığı Delifişek romanı gözümde canlandı. Zeze'den farlı olarak Dominic, yeteneğinin farkında genç olarak yeteneğini heba etmek istemiyor ve bu uğurda hayalini gerçekleştirmek için ailesi özelinde toplumla, geleneklerin vurduğu zincirlerle, cehaletle, cesaretsizlikle savaşıyor. Yeri geliyor dini de sorguluyor, Tanrı'yı da gelir eşitsizliğini de sosyal statüyü de. Bu karakterde olmasına rağmen Dominic de savaştığı kavramlara yenik düşüp yeteneğini bastırmak/köreltmek zorunda kalıyor. Fante bu kitabında kanımca şu mesajları vermek ve şunları sorgulatmak istiyor: Anne-babalar neden çocuklarının yeteneğini ve isteğini göz önünde bulundurmak yerine kendi istek ve eksikliklerini onlara yüklemek/kabul ettirmek ister? Belki de insanların sınırları/duvarları aşma cesareti yoktur. Alışılagelmişin/yerleşik kuralların dışına çıkmak zordur. Alışılagelmişin/yerleşik kuralların dışına çıkmak belli olgunluk gerektirir. Kötü şartların içine doğmuş ve bu şartlar içinde yaşıyor olabiliriz ama bu, bize bu durumu sürdürme zorunluluğu vermez, bunu sürdürmeyi istemek olgunlaşamamanın göstergesidir. (Bu konuda Dogville ve Manderlay filmlerini kesinlikle öneririm.) Kendi acılarımızın peşinden başkalarını da sürüklememeliyiz. Kimseden bize benzemesini istememeli/beklememeli, insanların kendi yolunu bulmasına ve onların 'birey' olmasına yardımcı olmalıyız. (Aileler çocuklarına meslek konusunda kendilerini veya başkalarını örnek verirken aslında onlara kötülük yaptıklarının farkında olmuyorlar çünkü; onlara kendi hayatlarını kendileri kurma ve bu yolda mücadele etme, kendi yollarını çizme şansı verilmiyor.) Cehaletin coğrafyası yoktur; cehalet, evrenseldir. Geniş görüş ve düşünce dünyasına sahip olup dar görüşlü ve dar düşünceli insanlar arasında yaşamak/yaşamak zorunda kalmak, zordur. Farklı olmak, farkında olmak, duyarlı davranmak, bilinçli ve adil olmak insanı yoran, tüketen, usandıran şeylerdir. Yeteneğine rağmen futbolcu olamayan ve bunun ölene kadar da içinde ukde olarak kalacak olan biri olarak Anadolu Kartalları filminden alıntı ile bitireyim yazımı: Bir kuşun uçmasına engel olmaktansa onu uçarken vurmak en doğrusudur!
1933 Berbat Bir Yıldı
1933 Berbat Bir YıldıJohn Fante · Parantez Yayınları · 2015540 okunma
·
132 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.