Adli Tıbbın Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi
Türkiye’de adli tıbbi uygulamaların tarihsel gelişimi ile ilgili yeterli araştırma yapılmamış ol-
makla birlikte; çok eskilerde Hitit yazıtlarında hukuksal içerikli ifadelere, kurallara rastlama-
mız mümkündür. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde tıbbı ilgilendiren hukuksal metinler
olduğu bilinmektedir.
Adli tıp gerçek anlamda, Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde Mektebi Tıbbiye-i
Şahane’nin kurulmasıyla birlikte başlamıştır. Bu okulda, Avusturya Viyana’dan getirilen Dr.
Charles Ambroise Bernard, Adli Tıp derslerini ilk kez 1841’de “Tıbb-i Kanuni” adı ile
vermeye başlamıştır. Dr. Bernard’ın ısrarı üzerine Sultan II. Abdülmecit 1843 yılında kadavra
diseksiyonuna ve Hıristiyan ölülerinin otopsisine izin veren bir ferman çıkarmış ve böylece ilk
otopsi başına sırık düşerek ölen bir işçinin cesedine uygulanmıştır. O yıllarda dini nedenlerle
otopsiler Müslüman ölülerine uygulanamamış, günah sayılmıştır.
1844’de Dr. Bernard çok genç 36 yaşında hastalanarak ölünce adli tıp derslerini bir süre yar-
dımcısı Dr. Spitzer vermiştir. 1846’da Servicen Efendi Askeri Tıbbiye Mektebi’nde Tıbb-ı
Kanuni hocası olmuştur.
1857 yılında Sultan Abdülmecit’in fermanı ile Meclis-i Umur-ı Tıbbiye’ye bağlı “Tıbbi ve Adli
Komisyon”un kurulmasıyla ülkemizdeki adli tıp teşkilatının ilk adımı atılmıştır.
1867’de ilk sivil tıp fakültesi olarak kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’de adli tıp dersi
vermek üzere Agop Handanyan görev almıştır. Agop Handanyan’ın Fransızcadan çevirerek
yayınladığı Adli Tıp ve Adli Kimya (Toksikoloji) kitapları bulunmakta olup; Adli Tıp tarihi
ile ilgili bir doktora tezinin de konularındandır.
1879’da ilk kez yürürlüğe giren Usulü Muhakematı Cezaiye Kanunu (Ceza Muhakemeleri
Kanunu) ile adli otopsilerin kuralları belirlenmiş ve ilk kez resmi bilirkişilik tanımlaması yapıl-
mış; Polis Müdürlüğü’ne bağlı Zabıta Tababet-i Adliye Şubesi kurularak, başına Dr. Ali Rüştü
Paşa getirilmiştir. Bu birim bugün ki Adli Tıp Kurumu’nun da öncüsü kabul edilebilir. 1908 de
Morg Müdürlüğü kurulunca Dr. Ali Rüştü Paşa ilk Morg Müdürü olmuştur.
Dr. Vasfi Bey Fransa’da Adli Tıp ihtisası yapmış; 1912 de doçent, 1919 da profesör olmuştur.
1917 yılında 225 sayılı kanunla Adli Tıp Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak Adli Tıp Müessesesi
kurularak Adli Tıp hocası olan Dr. Vasfi Bey Morg Müdürlüğü’ne getirilmiş, bir süre sonra da
Adli Tıp Müessesesi Müdürlüğü’ne ek görevle atanmış; 1924 yılında 40 yaşında Tıp Fakültesi
Dekanı iken vefat etmiştir.
Dr. Bahattin Şakir’in yaşam öyküsü ise, başlı başına bir romana konu oluşturacak nitelikte-
dir. 1900 yılında Askeri Tıbbiye’ye Adli Tıp Muallim Muavini olur, ancak hürriyet taraftarı
fikirleri nedeni ile Erzincan’a sürgün edilir, oradan Paris’e kaçar. 1908’de Meşrutiyet ilan edi-
lince yurda döner, Askeri Tıbbiyede Adli Tıp Profesörlüğü’ne, bir yıl sonra da 1909’da askerive sivil tıp mektepleri birleştirilerek kurulan İstanbul Tıp Fakültesi adli tıp hocalığına getirilir.
Ülkemizde ilk telif Adli Tıp Ders kitabı yazarıdır. Dr. Bahattin Şakir 1908’de İttihat ve Terak-
ki Partisi İstanbul İl Yöneticisi seçilir, 1910-1921 yıllarında Şurayı Ümmet Gazetesi’ni çıkarır.
I. Dünya Savaşı yıllarında Erzincan ve yöresinde Teşkilat-ı Mahsusa yöneticisi olarak görev
yapmış ve Ermeni Tehciri içinde etkin rol oynamıştır. Bu nedenle, mütareke sonu İtilaf Dev-
letlerince gıyabında mahkûm edilir, 1922’de Berlin’de Cemal Azmi Bey ile birlikte Ermeni
suikastçiler tarafından öldürülmüştür.3,4
Türkiye’de adli tıp ve ruh sağlığı 1900 yıllarının başında birlikte ele alınmış Dr. Bahaddin
Şakir ve Dr.Mustafa Hayrullah Diker bu alanın ilk öncüleri olmuştur. Dr. Mustafa Hay-
rullah Diker 1915 yılında “Tababet-i Adliye-i Mecanin” adlı akıl hastalıkları, ceza ve hukuk
sorumluluğu, bilirkişilik konularının ele alındığı ilk kitabı yazmıştır. Bu kitap Türkiye’de adli
psikiyatri ile ilgili ilk eser olarak kabul edilmekte ve adli psikiyatri alanına giren konulardan
söz etmektedir.5
Dr. Ethem Akif Battalgazi tıbbiyeyi birincilikle bitirdikten sonra, Askeri Tıbbiyede, Askeri
ve Sivil Tıbbiyelerin birleşmesinden sonra tıp fakültesinde, Şam Tıbbiyesi’nde ve hukuk fa-
kültesinde eğitimci olarak hizmet vermiştir. Tıbb-i Kanuni (Adli Tıp) derslerinin yanı sıra