Gönderi

416 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Olmamış
İskender Pala'nın okuduğum ikinci kitabı. Daha önce Şah&Sultan'ı okumuştum. Her iki kitapta da aynı üslübu görmekteyiz. Dil olarak İskender Pala'yı başarılı bulurken içerik için Maalesef kitapla ilgili olumu şeyler söylemeyeceğim. 1- Kitap başlarda gizli cemiyetler, şifreler gizemlerle başlıyor ve okuyucuda büyük bir beklenti oluşturuyor. Dan Brown'nın Davinçi'nin Şifresi gibi bir kitap bekliyorsunuz ancak kitap ilerledikçe tam bir hayal kırıklığı. Çünkü ortada bir kurgu yok. Hayret verici yada merak ettirecek hiç bir durum yok. 2- Kitabın tamamı ustalara saygı geçidi. Fuzuliden başlıyor, Nefi, Baki, Namık Kemal vs. herkese dokunuyor. Hikaye yok. Yazar sanki almış önüne Osmanlı kronolojisini biraz ondan biraz bundan serpiştirmiş olmuş bir kitap. 3- Kitapta büyük bir sığlık var. Ortada bir cemiyet var ama derinlik yok. Cemiyletle ilgili hiç bir bilgi yok. Hırsızla örgütü var ama yine hiç bir bilgi yok. Birbirinden alakasız herkesi bu örgütlere katmış. Kitaptaki karakterler sığ. 4- Kitapta yer alan alıntıları kitabın sonunda veya sayfa altında dip notla belirtilmesini beklerdim. Mesela 186. sayfada "sınıf kavgalarıyla çalkalanan... ile başlayan cümlede yazar kendi görüşü gibi yazıyor ancak bu cümle tamamen aynı kelimelerle Cemil Meriç'ten alıntıdır. (Cemil Meriç Bu ülke). Ben İskender Bey'den kitapta bu cümlenin Cemil Meriç'ten alıntı olduğunu belirtmesini beklerdim. Yakıştıramadım. 5- Kitap yarısından sonra kendini tekrara başlıyor. Devamlı kaybolma bulunma tekrarı, olayların bir türlü sonuçlanmaması artık sıkmaya başlıyor. Hele son 100 safyada hadi artık ne zaman bitecek bu kitap demeye başlıyorsunuz. Genel olarak kitap hayret verici iddialı bir girişle başlayıp hayal kırıklığı ile sona eriyor.
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşkİskender Pala · Kapı Yayınları · 200441 okunma
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.