Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

191 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İçimizden biri olan Steinbeck'in oldukça beğendiğim eserlerinden biri oldu Sardalye Sokağı. Romandaki başarılı karakterlerin adeta tanıdığım insanlarmış gibi gelmesi "işte olmuş bu roman" dememe sebep oldu. En sevdiğim karakterlerin Mack ve tayfası olması bana garip geldi. Normalde lümpenlerin hayattaki yeri ve davranışları bana hep garip gelmiştir. Sisteme dahil olmadan, "normal" diye addettiğimiz yaşamı yaşamamayı seçmek bana oldukça uzak görünürdü. Sanırım az biraz bunu aşmaya başladım. Mutlu olmak ve gerçekten yaşamak için döngünün içerisinde olmaya bazen gerek duyulmayabilirmiş. Herkes olduğu haliyle var olmalı, ne azına ne de daha fazlasına gerek yok. Mack ve dostları avare tayfası olabilir çünkü onları gerçekten Mack ve dostları yapan da budur zaten. Pencerelerimiz farklı diye Mack ve diğerlerinden farklı değiliz. Özellikle Mack ve dostları hakkında şu kısmı beğendim "Finansal hınçlar Mack ve oğlanları öyle yiyip bitirmezdi, çünkü onlar tüccar değildi. Mutluluklarını satılan mal miktarıyla, egolarını bankadaki hesap bakiyeleriyle ölçmedikleri gibi, herhangi bir şeye duydukları sevgi de o şeyin bedeline bağlı değildi." Tam olarak da alınması gereken mesaj bu diye düşünüyorum. Bir şeyi bedeline bağlı bir şekilde sevmemeliyiz, bu her ne olursa olsun. Kendi adıma Mack ve dostlarından öğrenebildiğim kadarını öğrendim. Kötü sonuçlar veren iyi niyetlerine inandım, her an tetikte acaba şimdi başlarına neler açacaklar diye bekleyip durdum. Öylesine kaptırdım ki, içimdeki mükemmeliyetçi "Ülen bir işi de düzgün yapın, beş dakika yanlarına gidebilsem de bir el atıversem" deyip deyip durdu. Mack'in parti fiyaskosundan sonra Doc'tan yediği yumruğu ben yemiş gibi oldum, hem bu yumruğu hak ettiğimi hem de hak etmediğimi düşündüm. Mack ile beraber hayal kurdum ve onunla batırdım birçok şeyi. Bazen batırmanın da güzel olduğunu fark ettim, gerçekten de bazen batırmak gerekiyor. Roman boyunca ilgimi çeken iki bölüm oldu. Biri iki çocuğun kendi arasındaki konuşmasıydı. Çocuklardan birinin babası yakın zamanda intihar etmişti. Diğer çocuk bu konu ile ilgili kendince espri yapıp gülüyor. Babası ölen çocuğun babasının bir yıldır işsiz olduğunu ve intihar ettikten sonraki gün onu işe almak isteyen birinin evlerine gelmesiydi. Adam sadece bir gün daha beklese ya da işveren kişi bir gün önce gelse adam belki de yaşayabilecekti. Ölümün bu denli basit olması değişik geliyor insana. Çaresizliğin sonuçları da bir o kadar üzüyor. Bu kısımda aklıma ülkemizde ekonomik sıkıntılar sebebi ile intihar eden insanlarımız geldi. Korkunç gerçek, işte bu kadar basit ama bir o kadar da karmaşık. Bir diğer bölüm ise Talbot ailesi oldu. Mary benim anlamakta zorluk çektiğim bir tabiata sahip bir karakter. Umutsuzluğa düşmemeyi ve istediğini evrip çevirerek gerçekleştiren bir pollyanna adeta. Bir insanın böylesi bir özelliğe sahip olması iyi midir kötü müdür bilemeyeceğim fakat sanırım bir tutamcık bu özellik dünyayı farklı bir biçimde görmeye yarayacaktır. Genel itibari ile keyifle okuduğum bir eser oldu. Gazap Üzümleri'nden sonraki favorim olarak sıralamada yerini aldı. Okumak isteyenleriniz okuyunuz efendim, ben kendisine kefilim :)
Sardalye Sokağı
Sardalye SokağıJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20173,047 okunma
··
53 görüntüleme
Mert 1903 okurunun profil resmi
Şimdiye kadar bu platformda okudugum en iyi incelemelerden biri diyebilirim.
Arzu okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.