“ aşkın ilk soluğu, mantığın son soluğudur “ Antoine Bret
Cemreler
Bütün yollar seven kalplere çıkar
Gül dikenli his yolundan yürüdüm
benden önce cemreler dokunmuş
yapraklara iz
Su
sus
sevişken gölgeleri sır bildim perim
dün gece mola verdim
ılgın yalnızlıkta nedensiz
Tin ressamı
zaman aklımı kağıt kayalara çizdi
peygamberlerin dudaklarından hırsızlıktı
çaldım gizli sözlerini
çengelli harflerle kazdım
hayratım göz yaşına derin kuyu
gamzelerine türbeler yaptım inan
makbersiz
Geleceğe sınırlar koymadım
gönül tuvaline dilim
bu gece en güzel resmini yaptı
An ki kirpiklerinde mucize
sanki ahvâlimdir
uzak sensin ne yapsam
yetersiz
Girdaplar gibi ırmaklara gülmeni isterim
anıları sür bulunduğum kıyıya selinti olsun
Bütün suların heceleri siz
siz ki
önceleri aşktan elmaslar yapmayı da bilirdiniz
Alfabenin beş harfini çağrıma uzat
yıldız vurgununda geceyi durdursun
yokluğunun dilencisi. Kaçak
bindiğim ateş gemisinin yelkenleri mavidir
gökyüzü dicle kalsın sınır aşsın
gözleriniz
Sevgi, tanrının kozmik dilidir
denli aşka dirim yetmez
ya sihirli
ya delidir
Kahkahalar berduşuyum
ha… ha… ha… ki
ölmekle, gülmek arasında bir farkın
olmadığını öğretmiş büyük acılar bana;
Şubat meyhanesinde ağır kemancının
sencil telleri kırık güzelim
boğazımda düğüm düğüm eftalya
ve siz
Sus
sen de sus
kör gecenin sonsuzluk kalemi k
ı
r
ı
l
Ey çıtırtı!
Ey o düşkün çıtırtı!
yaprağında açan gülü düşün sessiz
Sırdaşım perim
benliğimde sıra dışı hüzün kesiği
Armonisinde sevincin evren adına gül şimdi
“Âvâzeyi bu âleme Dâvut gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş”
Beyaz
pembe
kırmızı
siyah
Seç birini!
Kanımdan koyu olsun kırmızı
diğerlerini gömsün gül mezarlığına
ikimizden birimiz
Hayâl ve hasret
kalemin ucunu kör eder
dizelere virgül duygularıma son noktayı koyamam
Ne renk çalınır bilmem
nerededir tomurcuğun özgürlük kapısı
Bu gece cemreler dokundu biçare ruhuma
tanrı misafiri oldum kalbinize
neden
siz
Kim ki sallar salıncağımızı, ikimizde tek ruh
çocukluğunu yitirmiş bedenlerde niçin ötekileriz