Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlar ve toplumsal cinsiyet politikaları, iktidar ilişkileri ve cinsellik üzerine odaklanır.
Feminizm kadınların insan olduğu fikrinden yola çıkmış ve insan olmak erkekler üzerinden tanımlandığından feminizm de erkeklerin sahip olduğu şeyleri kadınlara da sağlama girişimine yönelmiştir. Kadın-erkek eşitliğine odaklanmak sayısız kadının hayatını iyileştirmesine rağmen,
bu yaklaşım birçok sorunlar yaratmıştır.
Başlarda temel haklara sahip olanların sadece erkekler olduğu düşünülürdü; çünkü topluma ataerkil gelenekler hâkimdi... ancak 1793 yılında Fransa'da Olympe de Gouges bu durumu protesto etti. Gouges İnsan Hakları olarak görünen “Erkek Hakları”nın on yedi maddesinin kadınlara uyarlanmasını önerdi.
Bunu da şu ünlü sözüyle dile getirdi:
!! "Eğer kadının idam sehpasına mahkûm olma hakkı varsa, tribünden izleme hakkına da sahip olmalıdır."