Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
Bu biraz Zarifoğlu okuma rehberi gibi olacak. Henüz başındayım bu rehberin. Zaman olarak da epey sürebilir süreç. Ama faydalanmak isteyene herhâlde bir şeyler katabiliriz. Haydi Bismillah... Cahit Zarifoğlu’ndan konuşmayı pek sevmem. Nedense ben hep fazla içeriden gördüm onu. Kendim içeri girdikçe, başkasını sokmak istemedim. Ben gördükçe başkasına -kolayca- aralansın istemedim. Çünkü Zarifoğlu şiiri öyle birinin anlatmasıyla keşfedilecek bir kıta değildi. Gidip görmek, kıtaya daha önce ayak basılmışsa bile bakir topraklara yol almak, bulunan toprağı da bir güzel elemek gerekirdi. İşte Zarifoğlu da böyle. Onu karmakarışık okurken, en baştan, İşaret Çocukları’ndan başlamak istedim. Henüz kıta keşfetmeyi bırakın bu benim için bir rota oluşturmaktan fazlası değildi. Bu kadarcık bir kitap ne kadar sürede okunmuştur gününü söyleyemem. Ama söylemeliyim ki bu incecik kitap öyle bir iki saatte okudum bitti denilebilecek bir kitap değil. Makaleler, yorum okumaları, tefekkür... Henüz rotamı oluştururken ben çokça kaynaktan yararlandım. Ama onca saatimi harcadıktan sonra hâlâ buraya “okudum” diye yazasım gelmiyor. Misafir olduğum evin salonunda koltuğun üstünde bulmuşum da ev sahibi çayları doldurana kadar karıştırmışım sanki. O kadar, o kadar az... Bu yazı da “inceleme” adına pek bir şey içermeyecek açıkçası, o konuda fikir ayrılığına düşmeyelim. Kitabı tüm bunların dışında altını çizerek okudum. Öyle kelime avcısı gibi “aşk” gördüğüm yeri karalamadım. Zarifoğlu ne anlatmakta ona takıldım, irdeledim. Şu saçma görünen satırda ne var, çok şey varmış meğer. Hele imgeler, Zarifoğlu hangi imgeyle neyi söylemiş bilmiyorum. Anlamak henüz zor, belki binlerce anlam çıkarıldı ve henüz bulan yok, belki birkaçı... Zarifoğlu okumanın ilk şartı herhâlde bu olacak. Doğrusunu anlamak için çok da debelenmemeli. Zarifoğlu şiiri öyle kendini hemen salıvermez, bir mısra devrilir diğerine sarkar. Kafadaki mana uçup gider o sırada, diğerine atılırsınız. Sonra toptan bir boşluk. Hemen şiire baştan başlamalar... Şiiri anlayın ama doğru olmasa da olur. İnanıyorum ki doğrusu bile şiiri anlamaya yetmeyebilir. O nedenle anlama gayreti doğruyu bulmaktan çok daha önemli. Anlamak/Doğrulamak kelimelerinin farkını anlatamadıysam affola. Son birkaç kelam etmek gerekirse Zarifoğlu’nun gerçeğini (doğrusunu) bilmek -her zaman- onu anlamak değildir. Doğruyu bilirsiniz ama anlamazsınız. Doğru olanı bilmek Zarifoğlu şiirinde daha zor olanı, o nedenle henüz bu kitapta anlamak ve anlamlandırmak daha yerinde olacaktır. Bu kitap üzerine ikinci bir okuma gerektiğini, hatta defaatle okunması gerektiğini söylememe gerek yok sanırım. İkinci okuma tüm külliyatı bitirdikten sonra olmalı. Eğer yeterince bağlanılmışsa zaten bu süre okuyucuyu olumsuz yönde etkilemez. Hatta önceki düşüncelerinin bir kısmının silinmesi yeni düşüncelere yer açması açısından faydalı bile olabilir. İkinci okumanın ardından altı çizili, üstüne not alınmış sayfalara bir göz atmak lazım. Tekrar söylemeliyim ki eğer Zarifoğlu’nu ve şiirini tanıma maksadıyla okuyorsanız altını çizdiklerinize ziyadesiyle dikkat etmelisiniz. Sonrasında bu altı çizili satırları bir deftere kaydetmek şiirleri tanımak açısından faydalı olur. Belki ezber de yapılır ufaktan. Eğer bu yazıyı okumuş, İşaret Çocukları üzerine ilk okumanızı yapmışsanız vakit Yedi Güzel Adam’ı tanıma vaktidir. Hayırlı okumalar dilerim. (Ayrıca bu yazıya has bir istirhamım olacak. Nedense uzun yazıların hiç okunmadığı düşüncesindeyim. Bir inceleme pek çok beğeni alabilir ama okunuyor mu meçhul. Bu yazımın da okunmayacağına kendimi inandırdım. Hatta öyle çok zahmetli bir durum söz konusu olmadı. Eğer okuduysanız mesaj yoluyla “okudum” yazmanızı rica ediyorum. Şüphelerim doğruysa ve gerçekten burası pek de okunmak için yazılan bir yer değilse ben de gün içerisinde bu yazımı silmiş olur ve bu platformu arşiv maksatlı kullanmaya devam ederim.)
İşaret Çocukları
İşaret ÇocuklarıCahit Zarifoğlu · Beyan Yayıncılık · 20194,318 okunma
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.