Gönderi

“Çiçek ile Yusuf"
...Gül, Lale, Nergis, Çiğdem. Nilüfer, Karanfil, Papatya, Fulya. Hepsi de güzel çiçekler, sadece çiçekte de değil; bizde de yaşarlar. Küçük tatlı kızlarımıza onların isimlerini veririz. Kızlarımızın bu isimleri hak ettiğini düşünürüz. Oysa gerçekten hak ediyorlar mı diye sorgulamayız. Onlar bizim küçük sevimli kızlarımız, gelinlerimiz, hayallerimiz, sevdalarımız, aşklarımız, özlemlerimiz, bacılarımız, karılarımız, kadınlarımız, analarımız. Onlar çiçek gibi açsın, çiçek gibi koksun, çiçek gibi renkli, alımlı, eşsiz, güzel olsun, hep sevilsin, sevilsin diye… Oysa birçok çiçek gerçek sevgiyi tadamadan solar biter. Kimisi ılık rüzgarda sallanan sarı sarı Kır çiçeği, kimisi tomurcuk, dalından koparılan Gül, öteki umuda, güne, güneşe tertemiz bir avuç gibi açılan Papatya, diğeri bir kayanın gölgesine hapsolmuş Nergis, Menekşe, Manolya, Mine, Yasemin… Bu çiçeklerden en az bir tanesi ömrümüze girmiştir. Belki birini beklemişizdir köşe başlarında, biri gönlümüze düşmüştür, sarmışızdır birini sımsıcak tenimize, birinin hala kokusu içimizde kalmıştır, biri rengini vermiştir göz bebeklerimize. Biri yüreğimize işlemiştir adını. Birini hep bekleriz benliğimizde… Çiçekler; Güzel kokan çiçekler. Temizler, güzeller, duygu dolu, sevgi dolu, aşk dolu yürekler. Hangi birini ansam, yazsam, söylesem; Kalem yetmez yazmaya, zaman yetmez saymaya... İşte bu insan çiçeklerinden bir “Çiçek kız” gerçek aşkı yaşadı. Destanı "Yusuf" ile ellerden ellere, dillerden dillere dolandı. Anısı nice nice bahçelerin kokusuna karıştı... ...Son öyküm “Çiçek ile Yusuf" un Düğümünü sevgili dostlarıma paylaşmak istedim. Öykü henüz bitmedi. Yazım denetimi bitince devamını paylaşacağım sevgiyle... "Serdal Göçmen"
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.