Gönderi

88 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 34 hours
Hainlerin soyu, korkak ve yalancıların cinsi sizden başlayacak...
Andreyev’in, kendine ihanet eden havarisi Yahuda’yı merkeze alarak Hz. İsa’nın son birkaç gününde yaşananları anlattığı bu novellası gördüğüm kadarıyla pek beğenilmemiş. Ancak ben, Hristiyanlık tarihinin en çok bilinen ve tartışılan ihaneti üzerinden yapılan akıl-inanç tartışmasını akıllıca ve doyurucu buldum; o yüzden bana ilginç geldi, çok hoşuma gitti. Andreyev’in Yahuda’sı yalancı, çıkarcı ve sinsidir. Ruhunun kötülüğü dış görünüşüne de yansır. Andreyev’in kaleminden anladığımız kadarıyla bir taraftan hoş sayılabilecek bir fiziği vardır; uzun boylu ve güçlü kuvvetlidir, iri yarı Petrus ile yarışıp kazanacak kadar hem de… Ancak kötülük yaptığı ve kötü düşündüğü tüm sahnelerde kutsal kitaplarda tarif edilen şeytandan bile daha çirkindir; gözleri farklı yönlere hareket eder, kamburu çıkar, Quasimodo gibi bir karakter gelir gözümüzün önüne. Bu açıdan Andreyev, Yahuda’ya farklı bir açıdan bakmaya çalışırken yanlışlıkla ona sempati duymamızı engellemeye çalışmış gibi görünür romanında… Hikayeye göre tüm mücadelesi kendiyledir Yahuda’nın. Bir yönü ile mutlak iyilik ve saflığın simgesi Hz İsa’dan ve onu takip eden öğrencilerinden çok daha “gerçek”tir, zira gerçek bir insan gibi tümüyle duruma göre davranır: Çıkarını kollar, gerektiğinde idare eder, yalan söyler. Diğer yandan İsa’yı sever ve ona yakınlaşmak ister, havarilerin arasına katılmayı başarsa dahi İsa’nın gerçek güveni ve sevgisini kazanamadığını içten içe hisseder ve bu başarısızlığı kaldıramadığı için de gitgide hırslanır. Zira Yahuda’ya göre İsa’nın en yakın havarisi olmayı hakeden odur, çünkü en “gerçek” odur. Diğerleri gibi boş bir iyilik timsali olup tehlike ufukta göründüğü anda İsa’yı yüzüstü bırakıp kaçmak ona göre değildir. O, hata ve kusurları ile vardır; evet kıskançtır, evet sinsi ve acımasızdır; ancak havariler arasından İsa’yı ölümünden sonra da olsa takip edebilme cesareti olan bir tek kendisidir. İhaneti karşılığı kendine verilen üç kuruş parayı Yahudi önde gelenlerinin suratına attıktan sonra hem de… Yahuda İsa’nın mucizesine inanmak ister, ancak şüpheciliği onu durumu test etmeye iter sürekli. İhaneti bile bu test sürecinin bir parçasıdır; ister ki taraftarları çıksın ve İsa’nın tarafında olduklarını korkmadan haykırsın, öyle bir haykırsın ki Roma’lıları da, zengin Yahudileri de korkutsun, idamı engellesin. “Tanrının Krallığı"nı müjdeleyen İsa’nın vaat ettiği mucizesi devreye girsin. Bu yönüyle hikayede, Andreyev’in yaşadığı dönemde, 1900lerin başında iyice hız kazanmış olan akıl ve inanç çatışmasını görürüz. Yahuda mutlak aklın simgesidir; İsa’yı ve mesajını reddetmez, hatta içten içe inanmayı ister, ancak ispat etmesini ister ondan. Ona göre ihaneti, hem insanoğlunun kötülüğünün, hem de İsa’yı sadece kendisinin sevdiğinin ispatıdır. “-İnsanların tüm günahını üstüne aldı O. Kendini kurban edişi muhteşem! diyerek ısrar ediyordu Yuhanna. - Hayır, siz aldınız tüm günahı üstünüze. En sevilen öğrenciymiş! Hainlerin soyu, korkak ve yalancıların cinsi senden başlamayacak da kimden başlayacak? Ey körler, ne yaptınız dünyaya? Mahvetmek istediniz dünyayı, İsa’yı üstüne gerdiğiniz haçı öpmeye başlarsınız yakında! Aynen öyle, haçı öpmeye, Yahuda’nın sözüne inanın!”
Yahuda İskariot
Yahuda İskariotLeonid Andreyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,702 okunma
··
56 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.