Yaşar Kemal ustayı anlatmaya geldim.
BİR LİSELİNİN ÇİLESİ :)
Bir Sürgünün Anıları incelememde, lise yıllarımın abimin beni yönlendirdiği iki büyük yazarı okumakla geçtiğini, başka bir incelememde de o yazarı anlatmak istediğimi yazmıştım. İşte o büyük an geldi.
O yaz büyük bir hevesle DAĞIN ÖTE YÜZÜ üçlemesine başlamıştım.
Yaşar Kemal'i ilk defa okuyacağım için çok heyecanlıydım. Ama gel gör ki, nasıl olsa zamanım bol, üçünü de okurum diye başladığım kitapları okumak ne mümkün. Annem tepemde, çeyiz işletme derdinde. "Evlenince çeyizsiz mi gideceksin, işle kaneviçeleri" der durur. Ah benim güzel annem, sanki çeyiz olmasa evlenilmiyor. (Yattığın yerde rahat uyu) O bana kaneviçe işlettikçe ben her fırsatta kitabın başına giderim. Beni kitap başında yakaladığı her fırsatta "Gene mi kitap, çabuk çeyiz başına." Kaneviçe işlediğimi gören abim, "Gene mi onu işliyorsun çabuk kitap başına." Ne yapsın 16 yaşındaki BEN. Sonuçta kaçak göçek
Yaşar Kemal'den vazgeçmek mümkün mü? Derslerde her fırsatta
Ölmez Otu'nu okuyorum. Bir gün tarih hocamın okumaya daldığım sırada, "Neden dersi dinlemiyorsun?" demesiyle kendime gelmiştim. Sonra da kitabıma bakıp, "Sen bunu zor bitirirsin" demişti (kalınlığından dolayı).
Yaşar Kemal okumuş olsaydı, bu sözü söylemezdi. Çünkü bilmiyor ki
Yaşar Kemal okuyan bitirene kadar elinden bırakmaz. Uzun lafın kısası, kitabı okul açıldığı için çeyiz işleme sorunu olmadığından, kısa zamanda bitirdim. Ne zaman
Yaşar Kemal okusam lise yıllarımda yaşadığım o kaçamak okumalar aklıma gelir. Annemi okumaya düşman sanmayın, o da zamane anneleri gibi, evlenince kızının çeyizi olsun derdinde. Ama nerden bilsin EN KIYMETLİ ÇEYİZ, KİTAPLARDIR.
BİNBOĞALAR EFSANESİ
Çocukluğu köylerde ve kasabalarda geçen
Fakir Baykurt gibi ezilen halkımızın sorunlarını anlatan romanlar yazmıştır.
Binboğalar Efsanesi'ni, 1940-1950 yıllarında Çukurova’da tükenen bir Yörük obasının yaşadıklarından esinlenerek 1971’de yazmış. Roman önce Cumhuriyet gazetesinde bölüm bölüm çıkmış, ardında da kitap olarak basılmış. 1979’da da Fransa’da yirmi eleştirmenden oluşan büyük bir jüri tarafından “YILIN EN İYİ KİTABI” seçilmiş.
Binboğalar Efsanesi, böyle değerli bir kitap işte, tıpkı yazarın diğer kitapları gibi.
HIDRELLEZ
Haydi şimdi gelin 5 mayısı 6 mayısa bağlayan geceye gidelim. Bu gece uyumak yok. Herkes bir dilek tutacak. Çünkü "Bu gece denizlerin ermişi İlyasla karaların ermişi Hızır buluşacaklar. Dünya kurulduğundan bu yana bu iki ermiş her yıl, yılın bu gecesinde buluşurlar." (s. 17)
"Onlar o yıl hangi yerde buluşmuşlarsa orada bahar bir başka türlü patlar, o yıl çiçekler daha bol, daha büyük, her yılkinin birkaç misli iri açarlar. Arılar daha renkli, daha kocaman olurlar. İneklerin, koyunların sütleri daha bol, daha besleyici olur. Gök daha arı, daha başka mavilenir. Yıldızlar daha irileşir, daha parlaklaşırlar. Saplar başakları, ağaçlar çiçekleri, meyveleri götüremezler. Insanlar o yıl daha sağlıklı olurlar, hiç hastalanmazlar. O yıl ölüm de olmaz. Ne bir kuş, ne bir karınca, ne arı, ne kelebek ölür." (s. 17)
"Kim ki gökyüzünde yıldızların birleştiğini görür. O anda ne isterse olur. Ama ne isterse. (s. 18)
Oba Çukurda kışlak, Aladağda yaylak ister,
Kerem bir alaca şahin ister,
Ceren sevdası Halil'i son kez görmek ister,
Koca Müslüm ölümsüzlük ister,
Yeter Kız gurbetteki nişanlısını ister,
Hüseyin, ışıklı şehirde çalışmak ister,
Dursun, babası hapisten çıksın ister,
Veli, yol üstündeki konakta bir gece uyumak ister,
Ama kimse bilmez kimin ne istediğini. Herkes dışından KIŞLAK ister, içinden gönlünden geçeni ister.
Kış yaklaşıyor, yaylakta durulmaz artık. Oba kışlak bulmalı, ama nereye gitmeli? Nereye gitse AYAK BASTI PARASI isterler. Dağı bile sahiplenmişler. Dağa gitse DAĞ BASTI PARASI isterler. Sanki bütün dünya onların. Koca Çukurda bir konaklayacak yer bulamazlar. Yağmur, çamur demeden dolanıp dururlar. Bir ara Payas Kalesinin yanında konaklarlar. Konaklayacak yer bulamadığı için çocuğunun ölüsünü fırsat bulmuşken buraya gömen anne düşünün. Konaklayacak yer bulamadığı için çocuğunun ölüsünü günlerce sırtında taşıyan annenin yaşadığı dramı düşünün.
Yörüklerin mezarları vardır da mezarlıkları yoktur. (s. 63)
Yörüklerin yaşadığı dramı en iyi anlatan cümle bu olsa gerek. Sevdiklerini bilmedikleri bir yerde bırakıp gitmek ne acıdır. Benim dilim yaşanan dramları anlatmaya yetmiyor.
Karaçullu obası, Haydar Usta'ya, Haydar usta ise 30 yılda yaptığı kılıcına umut bağlamış. Görelim bakalım hıdrellez kimin yüzünü güldürecek? Görelim bakalım Karaçullu obası Çukurda kışlak bulacak mı?
Yaşar Kemal, siz yeterki okuyun ben yazarım der gibi son nefesine kadar yazmış, tıpkı
Fakir Baykurt gibi. Onlar bıkmadan usanmadan yazmışlar, bize düşen de onların yazdıklarını okumak, okuyup ezilenlerin halini anlamak. Sevgiyle kalın, kitapla kalın. Ama
Fakir Baykurt'u okumadan ben kitap okudum da demeyin sakın. Haddim olmayarak böyle bir cümle kurduğum için affedin. Ancak okuyunca ne demek istediğimi anlarsınız. Sizleri seviyorum kitap dostları, iyi ki varsınız :)
Hocam kaleminize sağlık, okuyanı bilgilendiren bir inceleme olmuş💜. Abinizin size kitap okutturmasıyla ; çocukların, gençlerin gelişimi için kitap okumanın önemine büyüklerin etkisini de somut bir şekilde görmüş olduk. 👍🏻
Teşekkür ederim canım, beğendiğine çok sevindim. Büyüklerin gelişimimiz üzerinde etkisi gerçekten çok önemli. İleriki yaşantımızı önemli ölçüde etkiliyor.
Sultan hocam ne güzel cümle yazmışsınız, "en kıymetli çeyiz kitaplardır" diye ♥️ Çoğaltıp her eve dağıtasım geldi 😸
Yine şahane bir inceleme dökülmüş kaleminizden. Artık yazmak diyemiyorum akıp gitmiş sözcükler çünkü ... 😻
Emeğinize sağlık hocam ❣ Büyük hayranlıkla takip ediyorum sizi ♥️
Çok teşekkür ederim canım, beğenmiş olmana sevindim. Sen de biliyorsun ki, yazmaya başlayınca kelimeler akıp gidiyor :) Kitaptan kıymetli çeyizin olması ne mümkün.
Gerçekten çok güzel incelemeler yazıyorsunuz hocam. Yaşadığınız olaya üzüldüm ama hiçbir şeyin sizi kitaptan alıkoymaması ne kadar güzel:)) okuma sevginiz daim olsun :))
Yörükler hakkında pek bir bilgi sahibi değilim maalesef ama araştırıcğıma eminim:))
Teşekkür ederim canım. Beğenmene çok sevindim. O zamanlar ben de üzülmüştüm, ama geçmiş gün olunca gülerek anımsıyoruz artık. Kitaplar sevilince vazgeçilmiyor.