Gönderi

399 syf.
·
Puan vermedi
Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.(Abese suresi 1,2.ayetler) İbn Ümmü Mektûm'dan bahseder müfessirler bu ayeti incelerken. İlk sahabelerden kendisi. Yani "Oku!" emrinin ilk muhatablarından biri. Okuyacak ama nasıl? O bir âmâ, yani gözleri görmüyor. Okumak için, okumayı öğrenmek için Hz. Peygamberin yanına gider: 3. (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak, 4. Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. 5. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince... İşte okumanın sırrı! Âmâ, muhtaç hissettiği için okumak istiyordu, öğüt almak için, arınmak için... hedefe ulaştıran bir okuma için etten göz elzem değil! Kendini muhtaç hissetmeyenin okumakla işi ne? Cemil Meriç. Âmâlardan biri. Jurnalinde susuzluktan ve dudak kuruluğundan o kadar dem vurmuş ki, okurken onun tuzundan yaladığınızı hissediyorsunuz. Onun keşfettiği bir tuz yatağı var. İnsanlara bunu anlatmanın derdinde. Bu dertle yazmış Jurnalini. Okunsun istemiş, susuzluğunun bir boyutu da okunmak isteği. Açlık. Jurnalde en sık kullandığı kelimelerden biri. Susuzluğu ne kadar manevi boyutta ise, açlığı bir o kadar maddi. Çünkü bu ülkede insan okuyarak ve yazarak karnını doyuramıyor. Cemil Meriç'e dair pek çok mahrem bilgiyi şaşırarak okuyacağınız bir kitap. Kitap değil hata ettim! Okyanusa atılmış bir şişe. İbn Ümmü Mektûm ile Cemil Meriç arasındaki farka gelince: biri doğru kaynaktan en veciz bir okuma ile okumanın hasılatı olan hakikati elde etmiş. Diğeri Hint dağlarında, Paris sokaklarında gezinmiş, düşmüş ve sendelemiş. Kitabın ilk emri okumaya dair. Ve ilk emir gecenin karanlığında iner. Gözün en âciz olduğu bir zamanda. O halde okumak göze dair bir hikaye değil. O halde nasıl okumalı insan?
Jurnal - Cilt 1 - 1955-1965
Jurnal - Cilt 1 - 1955-1965Cemil Meriç · İletişim Yayınları · 20183,071 okunma
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.