Gönderi

247 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Malcolm X ve Amerika ve Hayat
Amerika öyle bir ülkedir ki, yetmiş iki milletten insan mevcuttur. Yetmiş iki ırk, yetmiş iki hayat tarzı... Sanki yetmiş iki farklı ülke... Hepsi bir arada aynı ülkede, Amerika'da yaşıyor. Ama homojen bir durumu yok bu ülkenin. Yani, sürekli kavimler, ten rengi vb. gibi sorunlarla karşı karşıya kalınıyor. Ve bu durum sadece son yüzyılda değil, Amerika kurulduğundan beri mevcuttur. Bu sorunlar da, heterojen yapılı bir ülkeye sebep oluyor. Yağ gibi üstte kalanlar çıkanlar "Amerikan Rüyası"nı yaşıyor, su gibi altta kalanlar "Amerikan Kabusu" yaşıyor. Ne zaman karşıma Amerika'yla ilgili herhangi bir şey gelse, aklıma başrolünde Will Smith'in oynadığı "Umudunu Kaybetme" filminden bir sahne geliyor: Bir üstü açık lüks bir arabadaki gençler eğlenerek caddeden geçerken kamera arka tarafa odaklanıyor, orada ise geceyi dışarıda geçirmemek için bir gecelik evsizler yurdunun kapısında bekleyen onlarca kişi var(çoğunluğunun siyahî olduğunun altını çizmek isterim). *** İşte o zaman anlıyorum, hayatı film gibi arzumuza göre şekillendiremiyoruz. İstediğimiz zaman bitiremiyoruz. Aynı zamanda kişiden kişiye göre de değişmiyor. Hayat gerçekleri suratımıza çarpıyor biz o tokatı başka türlü yorumluyoruz. Ve bu yorumlamalarımız bize kişilik kazanmamıza ve bu hayatta duruş sahibi olmamızı sağlıyor. Tüm bunlar, bu hayatta bizlere bir şeyler yapma fırsatı veriyor. Mesela film çekmemiz, yorumladığımız hayatı kendi dünyamıza göre yorumlayıp diğer insanlara ulaşmamızı sağlar. Ama, günümüzde bizi hayatın gerçeklerine ulaştırması gereken filmler, gözümüzü bağlıyor adeta gerçeklere karşı. Ne acıklı değil mi? En azından bizlere pek çok konuda fikir sahibi olmamızı sağlayacak olan filmlerde, filmin mesajını değil oyuncunun yeteneğini sorguluyoruz. Anlattığı derdi anlamaya çalışacağımıza senaryoyu yazan, filmi çeken, oyunculuk yapan şahsiyetlerin özel hayatını araştırıyoruz. Ve bu boşverliğimiz, enerjimizi israf edişimiz diğer işlere de sıçrıyor. Sonunda ise, zulüm devam ediyor ve zulmün mazlumlarını, mazlumların yılmaz savunucularını; savunucuların çabalarını, icraatlerini görmememize sebep oluyor. *** İşte bizim bu buhrandan çıkmamız için canını ortaya koymuş sayısını bilemediğim güzel insanlardan birini şimdi mercek altına alacağız ve bu mercek altına aldığımız adamı tanıdığımız, anladığımız, benimsediğimiz zaman hem Amerika'daki sorunları hem de hayatı tanımamızı engelleyen gözlükleri tanırız, anlarız ve çözümlerini buluruz. Bu adamın adı: Malcolm X. Diğer adıyla El Hacc Malik El Şahbaz. Hayata Amerika'da, siyahları uyandırmak için canını ortaya koyan bir siyahî kilise rahibinin oğlu olarak başladı. Babasını ufak yaşta saldırı sonucu kaybetti. Siyahî olduğu için ve Amerika'da doğduğu için hayata 1-0 yenik başlamıştı özgürlükler ülkesinde (!). Sınıf birincisi iken kendisine marangozluk layık görüldü. Büyüdükçe çevresinin etkisiyle sıradan bir siyahî gibi uyuşturucu bataklığına düştü. Hırsızlık çetesi kurdu. Ve ilginçtir beyaz bir sevgilisi vardı hırsızlık çetesinde. Bir süre sonra yakalandı. Normalde 5-6 yıl gibi bir ceza yemesi gerekirken o 15 sene hapis cezası aldı. Nedeni ise, beyaz bir sevgilisi olmasıydı. Hapiste kendini okumaya, araştırmaya verdi. Elijah Muhammed ve teşkilatıyla, yani İslam Cemaati'yle tanıştı. Müslüman oldu. İslam Cemaati'ne girdi. Teşkilatçı yapısı, sokak dilini bilmesi, hayatı yakinen tanımış olması hasebiyle kısa zamanda hem İslam Cemaati'nde hem de Amerika'da yükseldi. Öyle ki, Elijah Muhammed'in sağ kolu haline gelmişti. Yalnız, bu cemaat İslam'ı çarpıtmış ve sadece siyahîlere indirgenmiş bir halde ırkçı bir şekilde yayıyordu. İlk başta buna tüm benliğiyle inanan Malcolm X, sonradan bu sistemi sorgulamaya başlamıştı. Bir de buna Elijah Muhammed'in hoş olmayan bazı icraatleri ortaya çıkınca İslam Cemaati'nden soğumuş ve bir süre sonra bir konuşması yüzünden Cemaat'ten ihraç edilmişti. O da arayışını İslam'ın doğduğu yere, Mekke'ye götürdü. Gerçek İslam'la tanıştı. Pek çok İslam ülkesini gezdi. Ve geri döndüğünde, gerçek İslam'ı herkese ulaştırmayı görev edindi. Afro Amerika Teşkilatı'nı kurdu. Hem siyahîlerin hem de Müslümanların hakkını savunmaya başladı ve bir süre sonra evi kundaklandı, İslam Cemaati tarafından. Kısa bir süre sonra bir konuşmada onlarca kurşunla şehit edildi. *** Buraya bu hayatı kısaca özetlememin sebebi, Amerika'daki sorunların ne denli boyutta olduğudur. Bir de kendi taktığımız gözlüklerin ne kadar önemli olduğudur. Zira, Malcolm X, ön yargıyla yaklaşsaydı bu hayata, radikal kararlarla bütün hayatını değiştiremezdi defalarca. Şunu da belirtelim, belki okurken anlamışsınızdır, Amerika'da olsun dünyada olsun Siyahî'lerin hakkını savunmada Malcolm X' in payı yadsınamaz. İşte bu kitap, bu güzel insanın bazı konuşmalarını içinde barındırıyor. Okurken Amerika'daki Siyahî haklarının 1950-1960'lı yıllarda nasıl bir boyutta olduğunu anlarsınız aynı zamanda ve bir insanın gözlükleri sağlam olduğu için bu hayatta nasıl rahatlıkla her şeyi ardında bırakabildiğini de. Irkçılık sorunun ve yanlış kabullenişlerinin olmadığı bir dünya niyazıyla... İyi okumalar dilerim. Muhabbetle.
Biraz Aksiyon
Biraz AksiyonMalcolm X · Pınar Yayınları · 2018323 okunma
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.