Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

496 syf.
·
Puan vermedi
Yanında staj yaptığım erkek avukatın(!) "Bu ne? Okuma böyle feminist meminist şeyler." minvalinde bir şeyler geveleyip sinirlerimi alt üst etmesine sebep bu canım kitaba inceleme yapmayı uzun zamandır istiyordum. Hazır sitede müthiş bir etkinlik başlamış (bkz: #80024404) ve bu sayede insanlarda "kadına yönelik şiddet" ana başlığı altında toplayabileceğimiz birçok önemli konuda az çok bir bilinçlenme söz konusu iken incelemeyi şimdi yapmam uygun olacaktır diye düşündüm. Unutmadan, kitabın siteye eklenmesi ricamı değerlendiren yönetici ekibe de çokça teşekkür ediyorum :) Kadın bedenini ölümcül bir cinsellik denetiminin nesnesine dönüştüren namus ahlâkını, namus uğruna öldürmenin siyasal-ontolojik tabanı üzerinde düşünmeksizin, öznelerin "geri kalmışlığı", "gaddarlığı" ya da "canavarlığı"ndan dem vuran sığ yaklaşımlar çerçevesinde anlamlandıramayız. Çıkarımlarımızı doğru bir temellendirme üzerine inşa edebilmemiz adına bu kitabın okunması son derece önemli. Çünkü oldukça geniş kapsamlı bir ana başlık olan "kadına yönelik şiddet" in çeşitli alt başlıkları ile ilgili, içeriklerinin doyuruculuğunu bir kenara bırakırsak, epeyce çalışma bulunmakta. Erk'in şiddet tekelini elinde bulundurarak bunu normalize etmeye girişmesi, cinsel bütünlüğe yönelik her türlü saldırının mağdur ve fail perspektifinden incelenmesi gibi konularda yeterli olmasa da erişebileceğimiz kaynaklar bulunuyor ancak üzerinde çokça durmamız gereken bir diğer önemli konu olan "namus" ve bu uğurda işlenen cinayetlere yeterli ilginin gösterildiğini sanmıyorum. Dolayısıyla Pınar Hanım'ın bu kitap ile yazın alanında, konu bağlamında bulunan boşluğu çok başarılı bir şekilde doldurduğunu düşünüyorum. Belirtmeliyim ki kitap aslında yazarın 2009 yılında, Ankara Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dalı, Siyaset Bilim Dalı'na sunmuş olduğu "Siyasal İktidar-Öldürme İlişkisi Bağlamında Namus Kavramı ve Namus Cinayetleri: Siyasal-Ontolojik Bir Yaklaşım Denemesi" adlı doktora tezinin kitaplaştırılmış hali. Pek tabi çeşitli eklemelerle içeriği çok güzel bir şekilde zenginleştirmiş ki bu nedenle ben kitabı daha çok beğendim. Yazar, tezinin aksine kitabı üç ana başlık altında ilerletmiş. 1. Bölüm: Kandaşlık, Siyasal İktidar ve Öldürme 2. Bölüm: Egemen İktidar-Öldürme İlişkisi Üzerine 3.Bölüm: Namus, Töre ve İktidar: Kadının Çıplak Hayat Olarak Yeniden Kuruluşu Her bölüm içeriği oldukça doyurucu. Ancak kitabın dili, akademik bir çalışma olmasından kaynaklı biraz ağır. Okurken yer yer zorlandım ve kimi zaman yazarın bahsettiği sözleşmeleri, tarihsel olayları ve atıfta bulunduğu eserleri incelemek adına kitaba uzun aralar verdim. Değdi mi bunca çabaya? Kesinlikle. Kitaba getirebileceğim tek eleştiri ise şu olabilir: Ataerki kuramcıları olarak nitelendirilen isimlerle ilgili bir konu başlığı var kitapta ve doğal olarak yazar, Robert Filmer'a da değinmiş. "Krallık büyük bir aile ve aile küçük bir krallıktır." diyen Hobbes'un aksine Filmer, ataerki ve kandaşlık sistemini teolojik bir temellendirmeye tabî tutmuştur. Aile içi iktidar ilişkilerini, kutsal kitabın yaratılış öğretisine dayandırarak şu çıkarımı yapar: Tanrı yalnızca Adem'i yaratmış, kadın ise Adem'in soyunun devamını sağlamak için onun bir parçasından yaratılmıştır. (semavi dinlere göre kaburga kemiğinden) Dolayısıyla Adem'in tüm insanların babası oluşu, dünyadaki ilk hükümetin monarşik olduğunu gösterir. Sözün özü Filmer, mutlak monarşinin aileye ve baba iktidarına dayandırılan tarihsel kökenini, tanrısal bir meşruiyet anlayışla güçlendirmekte. Yazar her ne kadar "namus" konusunu uluslararası bir düzlemde incelemeye tabî tutmuşsa da ağırlıklı olarak Türkiye gerçekliğinden söz ediyor. Dini hegemonyanın bu denli etkili olduğu Türkiye'de konuyu, Filmer'ın bakış açısını temel hareket noktası olarak kabul edip ele almış olsaydı şayet, kitap daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum. Dolayısıyla kitapta Robert Filmer'a görece az yer vermiş olması pek hoşuma gitmedi. Ama tabi ki hiçbir sebep bu kitabı okumaktan alıkoymasın sizi, lütfen. Herkes okumalı, okutmalı. Okurken öfkeye kapılmamak adına direnmeli. Evet zor, ama kitabı duvarlara fırlatma isteğine karşı koymanız gerek :) Okuduğunuz için teşekkür ederim, herkese keyifli okumalar
Namus Töre ve İktidar
Namus Töre ve İktidarPınar Ecevitoğlu · Dipnot · 20123 okunma
·
31 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.