Lahnalar, hıyarlar kocaman oldu,
Bostan korkuluğu, sanırsın efe.
Bal kabağı dersen pek yaman oldu,
Sığmıyor koltuğa, büyüdü küfe!
★
Şişti de fil oldu en küçücüğü,
Gördün mü ne asil dünkü lüpçüyü?
Göbekler şaşırdı artık ölçüyü,
Bozuldu terazi, kırıldı kefe...
★
A talar ne demiş: Sakla samanı,
Fırıldak dönünce gelir zamanı,
Bir fırsat geçmişken savur harmanı,
Hep bana Rabbena, doldur istife!
★
Ne vardır hiylesiz, hangisi hastır?
Kazırsan cilâyı, içi kir-pastır.
Hep eski hamamdır, hep eski tastır,
Değişmez bizdeki eski felsefe!
★
ille de el-etek öpülecektir.
Yalvarıp yüzsuyu dökülecektir.
Biliriz onları, ah ne çiçektir,
Hacet var mı artık gülü tarife!
★
Zenginsen yürüyor hep gönül-hatır,
Yoksulsan: kırk katır yada kırk satır...
Her gelen gideni mumla aratır,
Çok rahmet okutur halef selefe!
★
Ağzıyla kulağı burnuna denktir,
içkiler, mezeler, hepsi renk renktir,
Yoksa ziyafet mi, bu ne âhenktir?
Kadehler kalkıyor, haydi şerefe!
★
Geçilmez rakıdan, cinden, viskiden,
işler böyle miydi bizde eskiden?
Vururuz diyorlar hep on ikiden,
A tarlar palavra, vurmaz hedefe...
★
Biri sırttan indi, öbürü bindi...
Ne yoksulluk bitti, ne acı dindi...
Biz her zamandan çok muhtacız, şimdi,
Rahmetli üstadım Şair Eşref’e...
★
Diyor ki: «bendeniz Demokratım da,
Binecek bir şeyim vardır altımda.»
Görmedim böyle şey hiç hayatımda,
Ne denir bilmem ki böyle herife!
★
Nasıl da kasılır bir bakın şuna,
Bilirim, sözlerim gitmez hoşuna.
Çenesini yorar boşu boşuna,
Ben onun sözüyle gitmem kenefe.
★
«A» sından «Z» sine kadar başladım,
Sanmayın, meyvalı ağaç taşladım,
Yalnız kötüleri yaktım, haşladım,
Kimse bırakmadım koymadık tefe!