Gönderi

143 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Kitabın ana mesajı: yitrilmiş olan Cenneti nasıl tekrar kazanırız ve bunu bazı peygamberlerin kıssaları yoluyla çok güzel, keyif alıcı bir şekilde anlatıyor(tabi biraz peygamber kıssalarına vukufiyet de lazım çünkü yazar bunları anlatırken, karşdaki okuyucunun bunlardan haberdar olduğu, bilgi sahibi olduğu düşünerek anlatmış). Hz. Adem ile Hz. Havvanın yaratılışıyla, Cennetten düşüşüyle başlıyor ve bunun da olması gereken bir şey(kader) olduğunu, topraktan olan Ademin tekrar toprağa gelip yitiğini arayıp bulma çabalarını sarf etmesi ve yollarını araması lazımdı, böylece yeryüzünün halifesi konumuna gelebilecekti ve insanın toprakla olan imtihanı başlayacaktı. Toprak imtihani bitince de Su imtihanı var sırada, Hz. Nuh ve tufan kıssası... Hz. Nuhun gemisinin her zaman "kurtuluşun(imanın)" sembolu olduğunu ve inanan kişi, Tufanın, fırtınanın şiddeti ne olursa olsun kurtuluşa erebileceğini ve geleceğinin önü açılacağını söylemektedir. "Hz. Nuhla yaradılışımızın varoluşuna çevrilişini kesinleştirdik". Su imtihanından sonra ise ateş imtihanı gelmektedir, Hz. İbrahim kıssası... burda da Hz. İbrahimin, Ruh'u, Nemrudun ise Nefs'i sembolize ettiğini söylemekte ve insan, nefsinden kurtulabilirse ancak o zaman Ruh ateşte yanmaz hale gelir ve hakkın dostu olur. "Hz. İbrahimle inanmışlar milletini ve toplumunu kurduk". Ondan sonra Kuyu ve zindan imtihanları geliyor, Hz. Yusuf kıssası... "Hz. Yusufa da devlet kurma görevi verildi" böylece hak diledikten sonra, bir "kölenin" nasıl devlet inşaedebileceğine ve herkesin ona boyun eğecek duruma gelebileceğinin altını çizmeltedir(ama tabi bunun için de bedeller ödendi: ayrılık hasreti, kuyu, zindan..). Velhasılı sabrın sonucunda açan çicek. Sonrasında Hz. Musanın mucizelerinden bahseder. Ondan sonra da develtin kurumsallaşma dönemi olan Hz. Süleyman ile devam edip haksız yere, sofraya başı ikram edilen Yahya peygamberden bahsettikten sonra, Hz. İsanın ve çarmıhın ne kadar yanlış anlaşıldığını anlatmaktadır. Butün bunlar anlatılırken aynı zamanda bir devletin, medeniyetin doğuşuna-çöküşüne değinmektedir ve bütün bu peygamberleri Cennetin 8 kapısına benzetip, yaşanılan bütün bu imtihanların, atlatılan badirelerin, asıl Cenneti elde etmek için gerekli, mukadder olan şeylerin oldugunu söylemektedir. O asıl Cennet olarak da tasvir ettiği kişi Hz. Muhammed(s.a.v)'dir. Velhasılı "Ademin" yitirmiş olduğu Cenneti tekrar kazanabilmek için bedeller ödemek gerek... Toprağın karşısında Adem, Tufanın şiddetine karşı Nuh, Ateşin içinde İbrahim, Kuyunun dibinde Yusuf, Firavunun karşısında Musa, saltanatın içinde Süleyman, inandığımız davayı savunma konusunda kellemiz gidecek olsa da testereyle biçilecek olsak da Yahya ve Zekeriyya olmak lazım, böylece yitiğimizi bulur, hak ederiz. Son olarak da kitabın son cümleleri ile bitirmek istiyorum: "Tanrı'nın zamanı boldur. Zamana muhtaç değildir O. Şeytana, kötüye, uyumsuza, inkâra, kara renge fırsat verişi bundandır. Ama insanın zamanı dardır, zamana muhtaçtır. O zamanı iyi kullanmak zorundadır. Onun için, Tanrı'nın bir sınav için musallat ettiği, bu yarasalara özgü ruh durumlarından korunmak zorundadır. Bir Cennet bağışlanmıştır insana. Ve Cennetinin bekçiliğini, koruyuculuğunu yapma onurundan da mahrum edilmemiştir insanoğlu. Ne büyük onurdur bu."
Yitik Cennet
Yitik CennetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20219.1k okunma
·
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.