Akılcılık, düzen, mantık gibi hayaletlere öylesine kapıldık ki, insan olarak bir ruhumuzun olduğunu ve gerçeğe baktığımızda bu ruhla var olabileceğimizi unuttuk. Bu yüzden de ruhumuzun açlığını doyurmak için ne yapacağımızı bilmiyoruz, hatta ve hatta içimizde hissettiğimiz ama bir türlü idrak edemediğimiz için bu sorunun "bilincinde" bile olamıyoruz. Oysa insani olarak büyük tabloya baktığımızda maddi olduğu kadar, manevi olarak da var olmak isteriz. Çünkü her ne kadar belirli eylemler içinde bulunsak da bu eylemler içinde bulunmamızın sebebi aslında duygulardır, dürtülerdir. Dünyadaki sorunlara baktığımızda ve üzerlerine biraz kafa yorduğumuzda temel sorunun "insanların duygularını sağlıklı bir şekilde ifade edemediği, sağlıklı bir şekilde yönetemediği olduğunu" görebiliriz. Halbuki her ne kadar biz duygularımızın farkında olmasak da duygular hayatımızın her alanında. Dilimiz, dinimiz, ırkımız ve cinsiyetimiz ne olursa olsun her şeyden önce, bir insanız. Bizi birleştirebilecek, gerek ülke gerek dünya barışını sağlayabilecek tek ortak nokta budur. Baktığımızda duygularımızın farkında olmak-onları yönetebilmek, insani olarak olgunlaşıp kendimizi geliştirmektir. Dolayısıyla insan olarak hayatımızdaki en temel eğitim de bu olmalıdır; insan kendi ruhunu, duygularını keşfedip bunların farkında olabilmeli, duygularını yönetebilmeli ve bunları hareketleriyle de hem kendi hem de toplum hayatına dengeli bir şekilde yansıtabilmelidir. Son olarak hala umudu olan arkadaşlarımın, yaşamak için bir umut arayan arkadaşlarımın, "Ben bu ülkeye, dünyaya ne gibi katkıda bulunabilirim?" diye düşünen arkadaşlarımın bu kitabı okumalarının hem kendileri hem de toplumlar için iyi şeyler ortaya çıkaracağını düşünüyorum. "Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum."

Duygusal Zekâ EQDaniel Goleman · Varlık Yayınları · 20192,821 okunma

·

388 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

kitaPusulam