Gönderi

26 Mayıs 1871
Düşlerini sevdalı çayırlar doldururdu. Çayırlar ki içinde ışıklı çalkantılar, Altın rengi yapraklar, kutsal, ermiş kokular Kıpırdanıyordu, sular gibi, sessiz, durgun!. Karanlık nesnelerdi tek dostu. Akşam, yorgun, Duvarları küf kokan, pencereleri örtük, Soluk mavi boyalı, içinde, eski, tek tük Eşyanın bulunduğu odaya çekilince, Düşlediği romanı kurardı bütün gece. Neler, neler geçmezdi özlem dolu usundan; Aşı boyası gökler, sislere batmış orman, Dallarda yıldız yıldız açan ten çiçekleri. Düşler bitip, yalnızlık odanın her yerini Doldurunca, bozgunlar, bunalımlar başlardı. İnsaf! Orda, odada çarpan bir yürek vardı; -Yalnız, kaba çuhanın üzerine uzanmış Kendini kentin usul gürültüsüne salmış Dört duvar arasında soluyan derin derin, Düşünde çarşaf gibi yelkeni gemilerin.
·
8 görüntüleme
İlkay Gül