Gönderi

Martı Jonathan Livingston-Alıntılar Ama Martı Jonathan Livingston için önemli olan yemek değil, uçmaktı. O, her şeyin ötesinde uçmaya gönül vermişti. Bir tüy bir kemik kalmam önemli değil anne. Ben, bir martı olarak havadayken neler yapıp neler yapamayacağımı öğrenmek istiyorum. Hepsi bu, yalnızca öğrenmek! Yaşam, bağrında taşıdığı olanaklardan ötürü ne büyük bir anlam yüklüydü! Yaşamın da bir amacı olmalıydı. Kendimizi bilgisizlikten arındırabilir; akıl, bilgi ve yücelik içinde özümüzü yeniden kazanabiliriz. Özgür olabiliriz. Uçmayı öğrenebiliriz... Oysa şimdi, yaşamak için başka bir amacımız var: Öğrenmek, yeniliklere kucak açmak, özgür olmak. Bu dünyada öğrendiklerimizin yardımıyla gelecekteki dünyamızı da kurabiliriz. Bir şeyler öğrenmezsek, gelecekteki dünyamız da şimdikinin bir eşi olur. Hep durağan, sınırlı, tekdüze bir yaşam; kurşun ağırlığındaki o anlamsız sorumluluklar... hep aynı. Ne istediğini bildiğin sürece başarırsın. Ayrılmadan önce, çevresine toplanmış öğrencilerine öğütler veriyordu. Her birine öğrenmekten, öğrendiklerini uygulamaktan vazgeçmemelerini, yaşamın o görünmeyen yetkinliğini sabırla, bilinçle anlamaya çalışmalarını önemle vurguluyordu. Sevgi üzerinde çalışmaya devam et. Yalnızlıklarla geçmiş, yaşamına karşın, o, sevgiyi yaşayarak öğrenmişti. Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir. Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz. Böylece her an için birlikte olacağımızı düşünmedin mi? Oysa düşüncelerinize vurulan zinciri koparın, o zaman bedeninizin de özgürlüğe kavuştuğunu göreceksiniz. Özgürlük, var oluşun bir parçasıdır. Boş inançlar olsun, gelenekler olsun, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa, kaldırıp atmak gerek. Ne sizlerden ne de benden fazla bir şeyleri yok. Tek fark şudur ki, onlar ne olduklarının bilincine vardılar ve bunu yaşamaya başladılar. Jonathan şaşkınlıkla sordu: “Bir kuşu özgür olduğuna inandırmak, neden dünyanın en zor işi? Biraz çalışıp çabalasalardı, kendi özgürlüklerini görürlerdi, neden böyle güçlük çekiyoruz?” Her martıda gerçek martıyı görmeye çalışmalı, her birinin içindeki iyiyi bulup çıkarmalı ve bunu onlara da göstermelisin. Gerçek sevgi budur işte. Onu bir kez tattın mı, vazgeçemezsin. Gözlerinle gördüğüne inanma, gördüklerin yalnızca sınırlı olandır. Sezginle bak. Öğrendiklerinin bilincine varmaya çalış.
Say YayınlarıKitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.