Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir. ‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü Ulaş Başar Gezgin Sabahattin Ali’nin (1907-1948) ‘Kağnı’ (1936) adlı öykü kitabının ilk öyküsü, aynı adı taşıyor. ‘Kağnı’ (1935) adlı öyküde, köyde bir cinayet işlenir. Öldürülenin yaşlı anası dava açmasın diye, imam, arabuluculuk yapar. Ağa, kadına sus payı olarak keçi ve yiyecek gönderir. Açık uçlu biten bir öykü; hatta “ortasında bitmiş” bile diyebiliriz. ‘Kamyon’ (1935) adlı öyküde, beş parası olmayan bir köylü genç, kamyon arkasında İzmir’e gidecektir. Peki ama yol parası sorununu nasıl çözecektir? Önceki öyküdeki gibi üçüncü tekilden anlatılan ‘Kamyon’da, yine “ortasında bitmiş” havası var. Ali’nin kronolojik olarak önce gelen ‘Değirmen’ adlı öykü kitabında olay bütünlüğü vardı; bu kitabın ilk iki öyküsünde ise, başka bir tarz denediği anlaşılıyor. ‘Kafakağıdı’ (1936) adlı öyküde, başkişi, mahkum. Hapishaneye ‘bir sürü adam’ın getirilmesini anlatıyor. Onların yol parası borcu için hapse atıldığı tahmin ediliyor. Başkişi, bunlardan en yaşlı olanına yanaşır; neden burada olduklarının öyküsünü dinler… Gramofon Avrat ‘Gramofon Avrat’ (1935) adlı öykünün daha sonra filmi de çekilmişti (1987). Yusuf Kurçenli’nin yönettiği filmde, Türkan Şoray başroldeydi. Bu öykü, gerçekte, bir romanın öğelerini taşıyor. ‘Gramofon Avrat’ bir seks işçisini konu alıyor. Faytoncu ona aşık oluyor. Ancak bu aşkın sonu nereye varacaktır? Benzer bir izleği ilerleyen yıllarda Füruzan’ın yine filme çekilen ‘Ah Güzel İstanbul’ adlı yapıtında da görüyoruz. ‘Arap Hayri’ (1935) adlı öyküde, girişte, Anadolu’da birbirine benzemez birçok insanın yaşadığı ve taşrada yaşanmadan, yalnızca birkaç gün kalarak taşra yaşamının anlaşılamayacağı ustaca bir biçimde dile getirilir ve böylece asıl öyküye geçilir. Boyacı olan Arap Hayri, tozlu kasabada hep aranan bir isim. Tiyatro kumpanyası geldiğinde ise, onlardan biri gibi oluyor, perdecilik yapıyor. Öykü, bir aşk anlatısına dönüşecektir. Fakat bu öykü de, “ortasında bitmiş” havası veriyor. ‘Bir Şaka’ (1935) adlı öykü, hapishanede geçiyor. Bacanağını vurmuş olan 35 yaşlarındaki Cavit Bey’in hapishane yaşamı betimleniyor… Birinci tekilden anlatılan öyküde başkişinin (büyük olasılıkla Sabahattin Ali’nin ta kendisi) Cavit Bey’e daha sonra çok utanacağı bir şaka yaptığını görürüz. Öykünün sonunda bu şakanın karşılığını bulacak; İstanbul diye Sinop’a nakledilecektir. Duvar ‘Duvar’ (1936) adlı öykü, ‘Bir Şaka’nın devamı izlenimi veriyor. Başkişi, ‘Bir Şaka’nın sonunda Sinop’a gönderilmiştir. Bu öykü de, Sinop’ta geçiyor. Yazar, Sinop Hapishanesi’nin zorluğunu anlatır: Deniz kıyısı, bol martılı, güzel manzaralı bu kale-hapishane, özgürlüğe bu kadar yakın hissederken özgür olamama hissini getirmekte; yazara azap vermektedir. Kır saçlı bir mahkumdan yarı-başarılı yarı-başarısız bir firar öyküsü dinler. Yıllar önce, 2 kafadardan biri, jandarma kurşunundan korkup koğuşa dönmüştür; arkadaşı ise firarda ısrar etmiş; herhalde çoktan ailesini kurup çoluğa çocuğa karışmıştır. Sürprizli bir son bizi bekler. ‘Pazarcı’ (1935) adlı öyküde, bir yüzbaşının emeklilikten sonra esnaflık yapması konu edilir. Yıllar geçip çocuklar büyüyünce, iki yakasını bir araya getiremez duruma gelecek ve iflas ederek dükkanı kapatıp pazarcılık yapacaktır. Bir gün pazarcıların yolunu eşkıyalar kesecektir. Yine bizi sürprizli bir son bekleyecektir. Bu öykü de, herhalde, Ali’nin hapishane günlerinden esinlenen bir öykü… ‘Apartman’ (1935) adlı öyküde, çatı aktaran bir emekçi ile hamallık yapan oğlu konu ediliyor. Öyküde, sınıfsal farklar keskin bir biçimde gözlemleniyor. Arabalar Beş Kuruşa ‘Arabalar Beş Kuruşa’ (1936) adlı öyküde, seyyar satıcı çarşaflı anne ile 8 yaşındaki çocuğu, sokakta oyuncak satarlar. Okuldan arkadaşı olan zengin çocuğunun gelişiyle sınıfsal farklar belirir. İki çocuğun arkadaşlığını zengin çocuğun annesi elbette hoş karşılamayacaktır. Bu, bir çocuk öyküsü olarak da okunabilir. ‘Fikir Arkadaşı’ (1935) adlı öyküde, halkı aşağılayan bir sözde ‘aydın’ın konuşmalarını dinleriz. Bir arkadaşlarının nasıl hapse atıldığını öğreniriz. Karşısındaki ise, arkadaşının avukatıdır. Tekli konuşmadan (monolog) oluşan öyküde, aslında arkadaşlık namına nasıl kötülük yapılabileceği gözler önüne seriliyor. ‘Düşman’ (1936) adlı öyküde, yalnız yaşayan bir adam, bir gün evine girerken eski bir dostunu görecektir. Düşünce suçlusu olan bu eski dost, aranmaktadır. Adam, evde bu eski dostu saklayıp uyuturken, kendini rahatsız edici düşüncelerden alamayacaktır. Sonunda bir karar verir. Bir Skandal ‘Bir Skandal’ (1932) adlı öyküde, başkişi, başka Sabahattin Ali öykülerinde olduğu gibi, taşraya atanmış ‘Nurullah’ adlı bir öğretmendir. İstanbul’da çektiği aşk acısı, onu taşraya sürükleyecektir. Taşrada, çeşitli mesleklerden gelme okumuş yazmış insanlarla sohbetlerini dinleriz. Ali, bunların sert bir eleştirisini sunar: “Erkekler belki mühendis, belki doktor, belki avukat veya muallim olmuşlardı, fakat bunu bir fikir ihtiyacı olarak değil, iyi karnını doyurmak, iyi giyinmek, güzel karı alabilmek için yapmışlardı. Yani dimağ gibi en asil bir uzuvlarını midelerine ve tenasül cihazlarına uşak olarak kullanıyorlardı. Yalnız ekmek parası düşünen ve asıl vazifelerini, tefekkür (düşünme) kabiliyetlerini tamamıyla unutarak basit birer makine haline giren bu kafalarda akıl, saf ve maddiyatın dışına çıkabilmiş akıl, artık lüzumsuz bir şeydi. Münevverlerimizde dimağların rolü körbağırsağınkinden daha fazla değildi. Dünyaya, millete, devlete, vatana dair muayyen ve ezberlenmiş fikirleri vardı ve bunların suya sabuna dokunmamasına azami derecede dikkat ediliyordu.” (Ali, 2002, s.161-162) Birinci tekilden anlatılan ‘Bir Skandal’da başkişi, orada tanıştığı Beria ile evlenmeye karar verir; fakat planları, İstanbul’dan bir resim öğretmeninin (Şükufe) gelişiyle değişir. Dedikoduyla yatıp kalkan taşraya gelen yeni öğretmen de adeta bir dedikodu makinesi olunca, beklenmedik olaylar gelişecektir. Bu, önceki öykülerin tersine uzun bir öykü… Sonuç Görüldüğü gibi, ‘Kağnı’daki öykülerin çoğu ya hapishanede geçiyor ya da hapishaneyle ilintili bir olay örgüsüne sahip. Ali’nin hapislik döneminden verim aldığını söyleyebiliriz. Belki onu doğrudan toplumsal gerçekçiliğe yönelten de, hapislik döneminde geliştirdiği insan ilişkileri olabilir. Kaynak Sabahattin Ali (2002). Bütün Öyküleri 1: Değirmen, Kağnı, Ses. İstanbul: YKY. Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). Anlatıbilim Açısından Roman, Öykü ve Masal İncelemeleri (2000-2017) [Novel, Story and Fairy Tale Analyses through Narratology]. ANLATIBİLİM AÇISINDAN ROMAN, ÖYKÜ VE MASAL İNCELEMELERİ (2000-2017) Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin Yazında Ezilenler ve Ezilenlerin Yazını 1. Marksist Açıdan Türk Romanı. 2. Sovyet Türkologlarının Gözüyle Türk Yazını. 3. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal Yapan 6 Özellik. 4. ‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı. 5. Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk. 6. İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? 7. Bulgaristan Hatırası Bir Marksist Türkolog: İbrahim Tatarlı Sabahattin Ali Yazını 8. Anlatıbilim Açısından Kürk Mantolu Madonna. 9. Merhum Marko Paşa’nın Size Çok Selamı Var. 10. ‘Değirmen’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. 11. ‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 12. ‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 13. ‘Sırça Köşk’te Sabahattin Ali Öykücülüğü. 14. ‘Ses’te ve ‘Esirler’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. Gülmece ve Hiciv Anlatıları 15. Muzaffer İzgü Öykücülüğü: Azrail’den Bir Namussuz’a. 16. Gülmece yazarı olarak Hasan Hüseyin: ‘Made in Turkey’. 17. ‘Bay Düdük’ (1958). 18. Bir Heccav Olarak Ümit Yaşar Oğuzcan. Çokkültürlü Yazın Çokkültürlü Toplum 19. Türk Yazınında ‘Etnik Öteki’ İmgesinin Açımlanmasına Giriş Olarak Hüseyin Rahmi Yazını ve “Yankesiciler” Adlı Öykü. 20. Çokkültürlü Toplum Çokkültürlü Öykü: Sait Faik Öykücülüğünde Ermeni İmgesi. 21. Saroyan Öykücülüğü ve Yetmiş Bin Süryani. Masallar ve Efsaneler 22. Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi. 23. Ferçler ve Zebler: ‘Binbir Gece Masalları’ Üstüne Bir İçerik Çözümlemesi Denemesi 24. ‘Masalın Aslı’. 25. ‘Vietnam Efsaneleri/ Vietnam Söylenceleri’. 26. Tibet Masalları. Vietnam ve Tayland Yazını 27. ‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı. 28. ‘Şafakta Kazandık Zaferi’. 29. Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi 30. Siyam Romancılığı Bağlamında Romanda Gerçeklik Sorunu. 31. Siyamlı Romancı Siburapha’nın Yaşamı. 32. Siyamlı Şair Sunthorn Phu’nun 'Phra Abhai Mani' Adlı Yapıtındaki Anlatının Özeti ve Değiniler. Türkiye Yazını, Türkçe Yazın 33. Öykücü Yönüyle Ahmet Cemal’i Anarak. 34. Torik Akını: Az, Öz, Akıcı, Okunası 35. İstanbul Öyküleri. 36. Onyıllar Sonra ‘Vatandaş’ı Yeniden Okumak 37. Ölü Çiçekler Müzesi’nde Gezinti. 38. ‘Uzaklara Mektuplar’. 39. Ali Rıza Arıcan Öykücülüğü 40. Puslu Kentin Mavisi: Modern Çin’den Öyküler. Taylan Kara Yazını 41. Poe’nun Kuzgunu: Derinden ve Uzun... 42. ‘Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt’: Hiççi Bir Başarı Öyküsü. 43.‘Vasatlığa Giriş Dersleri’: Yine de İnsana Dair. 44. Vasat Edebiyatı 101: Mizahla Polemik Arasında. Ütopya Anlatıları 45. Uzaklaşan Ütopya ve Distopyalaşan Dünya. 46. Devrim Öncesi Edebiyatında Ütopya: Kızıl Yıldız (1908) Örneği. İranlı Öykücüler 47. İranlı Öykücüler: Hem Yakın Hem Yakın (1-4). 48. Çağdaş İran Yazınının Öncüsü Sâdık Hidâyet (1-4). Avrupa Yazını 49. Fransız Yazınında Bir ‘Muhalif Yazar Miti’ni Sorgulamak: Marguerite Duras. 50. (Ölüm Yıldönümünde) Jose Saramago’yu Anarak... 51. Bilişsel Bilimlere İlişkin Bir Roman: ‘Düşünce Balonları’ Diğer Yazılar 52. Darüşşafaka ve İmkansız Hayatlar. 53. Endonezya’dan Bir Öykü: ‘Kral, Cadı ve Papaz’. 54. Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar. 55. ‘En-Dor’a Giden Yol’. 56. İki Çocuk Öyküsü: ‘Başka Karıncalar Diyarı’ ve ‘Yerle Gök Arasında’ 57. Defterde Kalan Borges (1899-1986) Dipçeleri. 58. Latin Amerika’nın Çatık Kaşları: Bir Cehennem Ağacı Olarak Muz Ağacı. 59. Başka Dünyalar Açısından Nobel Yazın Ödülü’ne İlişkin Değiniler. Gezgin Yazını 60. Ulaş Başar Gezgin’le Yeni Romanı Üzerine (Söyleşi). 61. Babasız Bir Roman Kişiliği Yaratmak (Söyleşi).
Kağnı
KağnıSabahattin Ali · Parodi Yayınları · 20194,137 okunma
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.