Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir. ‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü Ulaş Başar Gezgin ‘Yeni Dünya’ (1943), Sabahattin Ali’nin (1907-1948) 4. öykü kitabı. Bu kitapla önceki kitapları arasında büyük ölçüde süreklilik var. ‘Asfalt Yol’ adlı öykü, ‘bir köy öğretmeninin notlarından’ biçimindeki altbaşlıkla açılıyor. Birinci tekilden anlatımla, öğretmenin köye varışı ve ilk izlenimleri anlatılıyor. Öğretmen, köylüyü yasalar konusunda bilinçlendirince, yerel yöneticilerin şimşeklerini üstüne çekecektir. Köyün bağlantı yolunun yapılmasını talep eder; beklenmedik bir nedenle yol yapılır, öğretmenin saygınlığı artar. Fakat kısa süre sonra, onu yerin dibine batıracak bir gelişme yaşanacaktır. Köy öğretmeninin ‘rüzgar gibi geç’ip gitmesinin öyküsü… Üçüncü tekil anlatımla sunulan ‘Hanende Melek’ (1937) adlı öykü, bir sazlı kahvede geçiyor. Hayatını 5 yıldır sesinden kazanan şarkıcı Melek’in sevmediği bir hayranı vardır. 2 aydır her akşam kahveye gelir. Son gece, bardağı taşıran son damla gibi olacaktır. Ali’nin bu öyküsü, diğer öykülerine göre, toplumsal eleştirisi olmayan az sayıda yapıtından biri. Bu açıdan, ilk öykülerine benziyor. Oysa, Ali’nin öykülerinin çoğu, toplumsal eleştiri yönüyle diğer öyküler arasında öne çıkıyor. Birinci tekil anlatımla aktarılan ‘Çaydanlık’ adlı öykü, hastaneye yatırılan mahkumlar arasında geçiyor. Sabahattin Ali öykülerinde görülmedik bir biçimde, bu öyküde mizah var. Ayran ‘Ayran’ (1938) adlı öyküde, üçüncü tekil anlatımla, çok ağır çeken bir ayran güğümü taşıyan bir köylü çocuk (Küçük Hasan) konu ediliyor. Hasan, tren istasyonunda satıcıdır. Biri 2, diğeri 5 yaşındaki kardeşlerine bakmak durumundadır. 4 bardak ayran parası, eve bir ekmek götürebileceği anlamına gelmektedir. Betimlemeyle başlayıp betimlemeyle bitmiş, “ortasında bitmiş” hissi veren bir öykü. ‘Isıtmak İçin’ (1939) adlı öyküde, yalnız yaşayan bir adamın çok yoksul olan çamaşırcı için duyduğu acıma ve üzüntü duyguları konu ediliyor. Yine önceki öykü gibi, ortasında bitmiş bir öykü… ‘Uyku’ (1939) adlı öykü, Anadolu’dan bir yolculuk öyküsü… O dönem sürücüler için sağlanan berbat iş koşullarının kazalar için yeşil ışık yaktığını görüyoruz. Bu arada, Semih Gümüş’ün derlediği ‘Türk Yazınından Seçilmiş Kısa Öyküler’ kitabında Sabahattin Ali’den tek yapıt olarak bu öyküye yer verilmişti. Selam Birinci tekil anlatımla verilen ‘Selam’ (1940) adlı öyküde, yolculukta olan yalnız bir adamın daha önce hiç gitmediği bir yerde yaşadıkları konu ediliyor. Sonunda berbere gidecek ve berberden başka bir berberin derbeder olma hikayesini dinleyecektir. Bu, içinden tiyatro kumpanyası geçen üçüncü Sabahattin Ali öyküsü. Diğerleri, ‘Kağnı’da yer alan ‘Arap Hayri’ ile ‘Değirmen’in sonunda yer alan ‘Komik-i Şehir’ idi. ‘Bir Mesleğin Başlangıcı’ (1940) adlı öyküde, ben ve biz dilinden anlatımla, Anadolu’da geçen bir tren yolculuğu konu ediliyor. Başkişinin yolculuk arkadaşı, Anadolu’daki halk anlatılarını derlemek üzere yola çıkmış olan bir halkbilimcidir. Birlikte berbat bir otelde kalırlar. Arkadaşı, anlatı ve türkü derleme bahanesiyle yöreden biriyle bağlantı kurdurup o gece oturak alemi yaptırır. Bu işleri yürüten kişi, hali vakti yerinde, efendi görünümlüdür. Bu nedenle, başkişi, ona bu işlere nasıl bulaştığını sorar; o da gençliğinden başlayıp anlatır… Üçüncü tekilden anlatılan ‘Bir Konferans’ (1941) adlı öyküde, köye yapılan yeni yatılı okul için, şehirden kodamanlar gelir, sıra sıra dizilirler. Okul, yeni yapılmasına karşın dökülmektedir; fakat buna kendilerince açıklamalar uydurup işin içinden çıkarlar. Sabahattin Ali, ‘Bir Konferans’ta, klasik öykü tekniğinden uzaklaşarak kara mizaha yönelir: “-Köycüler yolda ve kahvede rastladıkları bazı köylülerle lafa girişmek teşebbüsünde bulundular. Aralarında köycülük tahsili için Paraguay'a gidip senelerce kalmış biri vardı, sesini tatlılaştırıp yumuşatarak türlü şeyler soruyor, hiçbir şey ifade etmeyen kısa cevaplar alıyordu. Bütün gayretlere rağmen, konuşmalar birkaç sual ve cevaptan ileri gidemedi. Soran karşısındakinin acaba ne diye bu kadar her şeyden habersiz, vurdumduymaz olduğunu, sorulan ise ötekinin neden böyle ipe sapa gelmez şeyler sorduğunu düşünerek birbirlerinden ayrıldılar.” (Ali, 2002, s.110) Öykü, fıkra gibi sonuyla güldürür. Belli ki Sabahattin Ali, bu öyküde, farklı yazım biçemi arayışındadır. Ancak, izlekleri değişmez: Köy, köylüler ve kentlilerle aralarındaki çatışma… Yeni Dünya ‘Yeni Dünya’ (1942) adlı öykü, davulcu ve dansçı olan Türkmen baba-oğlun betimlenmesiyle açılıyor. Öyküde, bir köy düğünü konu ediliyor. Öykü ve kitabın adı, ‘Yeni Dünya’ adlı dansçı kadından geliyor. Düğüncüler, Yeni Dünya’yı beğenmezler; başka bir kadın (Deli Emine) ararlar. Deli Emine gelince, Yeni Dünya’yla birlikte dansa kalkar, düğüncüleri eğlendirirler. Öykünün devamında düğün gelenekleri anlatılır. Olaylar gelişir. Yeni Dünya’nın sonu iyi olmaz… ‘İki Kadın’ (1942) adlı öyküde, 70’lik Kerim Ağa ve iki eşi, 45 yıllık eşi Hacer ve 5-6 yıllık eşi 24 yaşındaki Esma öne çıkan kişilikler. Kerim Ağa, günlerdir ishaldir. Günboyu evde yatar. Hastalığı bir türlü geçmez. Öleceğini düşünmeye başlar. Öte yandan, cimri biri olduğu anlaşılmaktadır. Eşleri, ölür ölmez paracıklarını ararlar; bulduklarını aralarında paylaşırlar. Bu öykü, İranlı öykücü Sâdık Hidâyet’in ‘Diri Gömülen’ (1930) adlı kitabındaki ‘Ölü Yiyiciler’ öyküsünü anımsatıyor.[ Bkz. Sâdık Hidâyet öykücülüğüyle ilgili bölüm. ] ‘Sulfata’ (1942) adlı öyküde, başkişi, dağlarda yolunu kaybeder; susuzluktan yanmaktadır. Sonunda bir ev, tarla ve kuyuyla karşılaşır. Susuzluğunu giderir, ev sahiplerinin dönmesini bekler. Bu, genç bir köylüdür. Eşi sıtma olmuştur ama devlet ilgilenmemiştir. “Bugün git yarın gel”, “bize değil falanca yere gideceksin” diye diye gittiklerine pişman ederler. Yardım etmesi beklenen doktorlar oralı olmazlar. Köylü, bu doktorların umursamazlıkları nedeniyle ölse yeridir… Bu öyküde, dağlı-ovalı çatışması var. Gelin, Yörüklerdendir. Yörükler Alevi’dir. Bu nedenle, gelinin kayınpederi, oğlu askerdeyken, “Kocan askerde, ben sana bakamam, git kendi baban baksın, Kızılbaş dölü!” der! Zeytinlerden anlaşıldığına göre, bu öykü, Orta Anadolu’da geçmemektedir. Hasanboğuldu: Bir Dağlı-Ovalı Öyküsü ‘Hasanboğuldu’ (1942) adlı öyküde, başkişi, 4-5 günlüğüne, Kaz Dağları’nda, Yörüklerle kalacaktır. Onu gideceği yere götürecek olan, kendisi de şans eseri oraya gidecek olan, 18-20 yaşlarındaki bir Yörük kızı olan Hacer’dir. Hacer, dereler, çağlayanlar vb. aştıklarında bölgeyle ilgili açıklamalarda bulunur, bir tür rehberlik eder. Hasanboğuldu Büveti’ne (gölet) böyle varırlar. Bir süre sonra, Hacer, başkişiye, bu büvete bu adın verilme nedenine ilişkin öyküyü anlatacaktır. Bu öyküde de, dağlı-ovalı karşıtlığı işleniyor. Ovalı Hasan ile Dağlı Emine’nin aşkı mutlu sona varamayacaktır: “İnsan nereye giderse rızkı da beraber gidermiş; bunu düşündüğüm yok. Ama ben dağlıyım, bu çukur ovalarda kalamam. Köyünüzün eli kınalı kızlarına katışamam, senin içine dert olur... Kızılbaş kızı geldi de Hasan'ı elimizden aldı derler, benim içime dert olur... Yörük kızı dağdan köye, çadırdan eve inmemeli... Ben seni görmemeliydim... Gördüm, sözüne uymamalıydım...” (Ali, 2002, s.174) Hasan, aşkı için dağda yaşamaya razı olunca, Yörükler onun için bir sınavı şart koşarlar. Sırtında ağır bir yükle obaya varabilirse, düğün yapacaklardır. Olaylar umdukları gibi gelişmeyecektir.[ Bu öykünün 1990’da bir filmi yapılır. Kazdağları’na gömülen Tuncel Kurtiz’in bu öyküyü anlatımı için bkz. youtube.com/watch?v=l1BB1ha... ] Sonuç ‘Yeni Dünya’ kitabında da, önceki 3 kitaptaki izleklerin işlendiğini görüyoruz: Köy, köylüler ve köye gönderilen kentliler ile köylü-kentli karşıtlığı… ‘Asfalt Yol’, ‘Ayran’, ‘Uyku’, ‘Bir Mesleğin Başlangıcı’, ‘Bir Konferans’, ‘Yeni Dünya’, ‘İki Kadın’, ‘Sulfata’ ve ‘Hasanboğuldu’, bu izleklerle karşılaştığımız öyküler. Görüldüğü gibi, ‘Yeni Dünya’daki öykülerin çoğu, burada anılan izlekler altında değerlendirilebilir. Öte yandan, ‘Hanende Melek’, ‘Çaydanlık’, ‘Isıtmak İçin’ ve ‘Selam’, farklı izleklere karşılık geliyor. ‘Çaydanlık’, yazarın önceki kitaplarında esin kaynağı olan hapislik yaşamından kalma/gelme bir öykü gibi görünüyor. ‘Isıtmak İçin’, ilk öykü kitabındaki yalnız yaşayan genç bekar tiplemesinin (‘Bir Gencin Hikayesi’) devamı niteliğinde bir başkişiye sahip. ‘Hanende Melek’, ‘Değirmen’ kitabındaki ‘Sarhoş’ adlı öyküyü anımsatıyor. ‘Yeni Dünya’da, Sabahattin Ali’nin önceki öykü kitaplarında olmayan yeni bir izlek var. Bu, köylü-kentli karşıtlığına ek olarak, dağlı-ovalı, Yörük-Türk, Alevi/Kızılbaş-Sünni ayrımı… Yazar daha uzun yaşasaydı, belki de bu konuda daha çok öykü yazacaktı. Özellikle, ‘Hasanboğuldu’ öyküsü, bu açıdan özel bir nitelikte. Kaynakça Gümüş, Semih (1992). Türk Yazınınından Seçilmiş Kısa Öyküler. İstanbul: Adam. Sabahattin Ali (2002). Bütün Öyküleri 2: Yeni Dünya, Sırça Köşk, Esirler (Oyun). İstanbul: YKY. Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). Anlatıbilim Açısından Roman, Öykü ve Masal İncelemeleri (2000-2017) [Novel, Story and Fairy Tale Analyses through Narratology]. ANLATIBİLİM AÇISINDAN ROMAN, ÖYKÜ VE MASAL İNCELEMELERİ (2000-2017) Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin Yazında Ezilenler ve Ezilenlerin Yazını 1. Marksist Açıdan Türk Romanı. 2. Sovyet Türkologlarının Gözüyle Türk Yazını. 3. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal Yapan 6 Özellik. 4. ‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı. 5. Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk. 6. İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? 7. Bulgaristan Hatırası Bir Marksist Türkolog: İbrahim Tatarlı Sabahattin Ali Yazını 8. Anlatıbilim Açısından Kürk Mantolu Madonna. 9. Merhum Marko Paşa’nın Size Çok Selamı Var. 10. ‘Değirmen’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. 11. ‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 12. ‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 13. ‘Sırça Köşk’te Sabahattin Ali Öykücülüğü. 14. ‘Ses’te ve ‘Esirler’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. Gülmece ve Hiciv Anlatıları 15. Muzaffer İzgü Öykücülüğü: Azrail’den Bir Namussuz’a. 16. Gülmece yazarı olarak Hasan Hüseyin: ‘Made in Turkey’. 17. ‘Bay Düdük’ (1958). 18. Bir Heccav Olarak Ümit Yaşar Oğuzcan. Çokkültürlü Yazın Çokkültürlü Toplum 19. Türk Yazınında ‘Etnik Öteki’ İmgesinin Açımlanmasına Giriş Olarak Hüseyin Rahmi Yazını ve “Yankesiciler” Adlı Öykü. 20. Çokkültürlü Toplum Çokkültürlü Öykü: Sait Faik Öykücülüğünde Ermeni İmgesi. 21. Saroyan Öykücülüğü ve Yetmiş Bin Süryani. Masallar ve Efsaneler 22. Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi. 23. Ferçler ve Zebler: ‘Binbir Gece Masalları’ Üstüne Bir İçerik Çözümlemesi Denemesi 24. ‘Masalın Aslı’. 25. ‘Vietnam Efsaneleri/ Vietnam Söylenceleri’. 26. Tibet Masalları. Vietnam ve Tayland Yazını 27. ‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı. 28. ‘Şafakta Kazandık Zaferi’. 29. Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi 30. Siyam Romancılığı Bağlamında Romanda Gerçeklik Sorunu. 31. Siyamlı Romancı Siburapha’nın Yaşamı. 32. Siyamlı Şair Sunthorn Phu’nun 'Phra Abhai Mani' Adlı Yapıtındaki Anlatının Özeti ve Değiniler. Türkiye Yazını, Türkçe Yazın 33. Öykücü Yönüyle Ahmet Cemal’i Anarak. 34. Torik Akını: Az, Öz, Akıcı, Okunası 35. İstanbul Öyküleri. 36. Onyıllar Sonra ‘Vatandaş’ı Yeniden Okumak 37. Ölü Çiçekler Müzesi’nde Gezinti. 38. ‘Uzaklara Mektuplar’. 39. Ali Rıza Arıcan Öykücülüğü 40. Puslu Kentin Mavisi: Modern Çin’den Öyküler. Taylan Kara Yazını 41. Poe’nun Kuzgunu: Derinden ve Uzun... 42. ‘Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt’: Hiççi Bir Başarı Öyküsü. 43.‘Vasatlığa Giriş Dersleri’: Yine de İnsana Dair. 44. Vasat Edebiyatı 101: Mizahla Polemik Arasında. Ütopya Anlatıları 45. Uzaklaşan Ütopya ve Distopyalaşan Dünya. 46. Devrim Öncesi Edebiyatında Ütopya: Kızıl Yıldız (1908) Örneği. İranlı Öykücüler 47. İranlı Öykücüler: Hem Yakın Hem Yakın (1-4). 48. Çağdaş İran Yazınının Öncüsü Sâdık Hidâyet (1-4). Avrupa Yazını 49. Fransız Yazınında Bir ‘Muhalif Yazar Miti’ni Sorgulamak: Marguerite Duras. 50. (Ölüm Yıldönümünde) Jose Saramago’yu Anarak... 51. Bilişsel Bilimlere İlişkin Bir Roman: ‘Düşünce Balonları’ Diğer Yazılar 52. Darüşşafaka ve İmkansız Hayatlar. 53. Endonezya’dan Bir Öykü: ‘Kral, Cadı ve Papaz’. 54. Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar. 55. ‘En-Dor’a Giden Yol’. 56. İki Çocuk Öyküsü: ‘Başka Karıncalar Diyarı’ ve ‘Yerle Gök Arasında’ 57. Defterde Kalan Borges (1899-1986) Dipçeleri. 58. Latin Amerika’nın Çatık Kaşları: Bir Cehennem Ağacı Olarak Muz Ağacı. 59. Başka Dünyalar Açısından Nobel Yazın Ödülü’ne İlişkin Değiniler. Gezgin Yazını 60. Ulaş Başar Gezgin’le Yeni Romanı Üzerine (Söyleşi). 61. Babasız Bir Roman Kişiliği Yaratmak (Söyleşi).
Yeni Dünya
Yeni DünyaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202127.2k okunma
·
157 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.