Gönderi

88 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Aşk soyut bir kavramdır. Düşüncesiyle özgün olan insan yaklaşımsal olarak aşkı her anlamda değerlendirebilir ve yargı üretebilir. Soyutluklardan determinist bir çözüm üretemezsiniz bu ancak pozitif bilimin yanıtlayacağı bir şey olabilirdi. Bu açıdan soyut kavramlar öznel yargılara mahkumdur. Binlerce yıllık insan neslinin ve milyonlarca yıllık canlılıktan buyana ve düşüncesiyle özgün olan insan için aşk kavramının genelgeçer bir kalıba sıkıştırılamaması bunun eseridir. Ve, canlılık yaşam bulduğu sürece soyut kavramların genellemeye tabi olmadan değer biçilme ve tatma süreci tazeliğini koruyacaktır. Aşka Övgü, filozofların aşkı yorumlayışından başlayarak, modern insanın geldiği günümüzdeki yaşayış biçiminine kadar süreci yine özgün insan aklının yaklaşımıyla değerlendiriyor. Bu eserde aşkın tanımından daha çok ki bu tanım görecelidir, aşk'ın doğasını tehtit eden unsurların ele alınmasıyla başlıyor. Toplumsal algı olarak aşk bir mecburiyettir, zorunluluktur hayatı idame ettirebilmek için gidilecek yegane yerdir. Aşk ikiliktir, tekin ikiye evrildiği aşamada herşey rastlantısaldır. Toplumsal bakış aşkın sıfır riskli yapıya sürüklemiştir fakat bu doğaya terstir. Rastlantısallığı, tesadüfiyeti ortadan kaldırdığınızda seçim şansınızın insiyatifini yok eder, aşkı yapılması gereken bir iş, statüsüne koyarsınız. Aşk bu bakıma tehtit altından kurtulamamıştır. Felsefecilerle aşk bölümünde kaliteli bilgi edinebilirsiniz, bakış açınız ve ufkunuzun derinlikleri genişleyebilir. Schopenhauer'den Platon'a, Kierkegaard'dan Bacan'a, felsefi görüşleriyle aşkı yorumlayışları değerli bilgiler sunuyor. Kitap içeriğinde Arthur Rimbaud'un şöyle bir sözü geçiyor “Aşkı yeniden icat etmeli, besbelli.” Aşkı yeniden inşa edemezsiniz, ancak aşkı kavrayışınız değişebilir. Aşk icat edilemez, aşkı tutamazsınız ancak yaşayabilirsiniz. Bu yaşayış, derinliğinize göre değer üretir. Schopenhauer aşkı fiziksel içgüdüye bağlamıştır, Platon ise fiziksel dünyanın ötesinde aşkı bireyden almış idealar dünyasındaki değişmez öz aşk düşüncesine takılmıştır. Kierkegaard ise aşkta id'i tinsel boyuta evirmeye çalışmıştır. Kitabı okuyun ama fazla takılmayın, soyut düşünceler tazeliğini her daim korur
Aşka Övgü
Aşka ÖvgüAlain Badiou · Can Yayınları · 2017695 okunma
··
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.