Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Başgil cinayet olarak bakıyor bu meseleye. Bir suikast olarak görüyor. Bu suikasti hiçbir büyük milletin dilinin başına gelmemiş derecede büyük bir katliam olarak anlatıyor. Dertleşiyor bizimle. Ülkesi için duyduğu kaygıyı samimi diliyle okuyucusunun içine işliyor adeta. Okurken duygusallaşıyor insan :D “Partici veya politikacı değilim, bir dil mütehassısı değilim fakat ciğerinden yaralı bir insanın acı duyup feryad etmesi için ciğer mütehassısı doktor mu olması lazımdır” diye başlıyor kitabına. Halkın yararına olduğu iddia edilen bir şeyin kanun zoruyla, kolluk kuvvetleri yardımıyla uygulanıyor olması o şeyin gerçekten yarar mı olduğu zarar mı olacağına şüphe ile bakılmasına sebep olur. Bence genel bir kaidedir bu. #81370878 Başgil bu konuda yorum yaparken dahi hür olmadığını söylüyor. Ancak yine de sesini duyurabildiği kadarıyla duyurmuş. Kulaklar sağır olduğu için Başgil’in bağırmasının çaresi olmamış. Bir aydın olarak fikirlerine de zaman zaman başvurulmuş İsmet İnönü ile de bizzat görüşmüş bir defa. Ama bu konuda olumsuz görüşler bildirmiş yazılar yazıp yayımlamış bu sebeple de ne örümcek kafalılığı ne yobazlığı kalmış. Diğer yazarlar yüklendikçe yüklenmiş. “Günlerce yazdılar, efendilerini müdafaa ettiler. Yâni bendelik vazifelerini yerine getirdiler. Ne geriliğim, ne örümcek kafalılığım kaldı. Meğer ben neler imişim de kimse farkında değilmiş. Efendilerine acı tenkitler savurduğum zaman herkes uyanmış ve beni tanımış. Despotik idârelerin şaşmaz kâidesi.” Yazar, dilin gelişmesine hiçbir şekilde karşı değil. Yeni kelimelerin dile girmesine hiçbir şekilde karşı değil. Fakat dilin gelişmesi/değişmesi tabii bir süreç içermelidir. Halk zaman içinde bazı kelimeleri alır bazılarını bırakır. Batı’dan kelime alınmasına da karşı değildir Başgil. Zaten alınan kelimeler de kullanıla kullanıla milli dilin içine yerleşecektir buna itirazı yok ancak hükümet sırf Arapça, Farsça diye dilden halkın sıklıkla kullandığı kelimeleri atıp yenilerini uydurarak hadi bunları kullanın diyemez. Hele de yerine öztürkçe diye başka dillerden kelimeler koyacaksa hiçbir manası da olmaz. Alev Alatlı da kitabında bu konulara dikkat çekmişti: #79969985 Zaten ilim adamı sıkıntısı çekilen bir dönemde fikir işçilerinin cebine bir sözlük verip bundan sonra ders anlatırken kitap yazarken akademik dilinizi bu yeni kelimelere göre güncelleyip kullanacaksınız diyemez, dememeli. Başgil’e göre bu tahribat bizi yüz yıl toparlayamaz. “En az yüz seheden önce, bu memlekette ilmin ve ilmi tefekkürün dirilmesine imkân yoktur. Çünkü, ilmin yarısı fikir, yarısı da lisandır. Fransızların dediği gibi, “Mükemmel bir ilim, mükemmel bir lisandır.”” Yaşadığı yüzyılda iki farklı zümre oluşmuş biri milli dilciler biri de uydurmacılar. Birbirini anlamayan ve birbirine düşmanca bakan iki zümre. Bu faaliyetler sonucu gençlerin üniversite hocalarını, hocaların gençleri, evde ana babaların çocuklarını anlayamaz hale geldiklerini anlatıyor Başgil. Bu yüzden de diyor ki “Bu keşmekeş içinde, bu memlekette ilim adamı yetişmemesine değil, yetişmesine hayret edilir. İlmin ifade vasıtası, lisandır. Türkiye'de, bugün kararını bulmuş bir lisan var mıdır ki, ilim olsun” Dile yeni konulan birçok kelimenin de eski kelimelerin zarafetini taşıyamadığı da gün gibi ortadadır. Geçtiğimiz yüzyıl yazarlarını okurken dahi “sadeleştirilmiş Türkçe” ile basılmış kitaplara ihtiyaç duymak bu katliamın vehametini göstermede akla ilk gelen örneklerden biri #81331286 Yine Türkçenin Sırları isimli kitabında Nihad Sami Baranlı bu konuyu işlerken şöyle söylüyor: “Peki, Türkiye'de bir dil inkılâbı, daha doğrusu dil vâsıtasıyle bir kalkınma olmasın mıydı? Elbette olmalıydı. Fakat bu, sâdece ilim dilinde, çağdaş kültürümüzün su gibi, ekmek gibi muhtâc olduğu bir sâhada olmalıydı. Biz, Türkçemizi, çağdaş medeniyetlerin her hareketini ifâdeye muktedir, zengin ve milli bir dil hâline getirecektik. Hedef buydu. Çağdaş medeniyetlerle atbaşı yürüyücek bir kültür lisânı. Çünkü, dil inkılâbına kadar, Türkçe'de Arapça terimler sistemi hâkimdi. Türk çocukları, zâviyetân-ı mütebâdiletân-ı dâhiletân diyerek, Arap, Fars kelime ve kaaideleriyle zincirlenmiş terkiplerle hendese okuyorlardı. Köprücük kemiği yerine azm-ı terkova diyorlardı. Kalça kemiği yerine azm-ı harkafa diyorlardı. İşte bunlar değişecekti. Fakat yerlerine daha çirkinlerini koymak için değil, halk Türkçesinde zâten yaşamakta olan bilek kemiği gibi, göğüs kemiği gibi, halk dehâsının eseri olan sözleri ve benzerlerini koymak için... Bunu da ancak salâhiyetli ve itibarlı bir ilim heyeti; Türkiyeli ve Avrupalı, gerçek ilim adamlarından kurulu, hakiki bir Akademi yapabilirdi, Evet, bu bir terim meselesiydi. Kelimelere gelince... Bu, başka, hem de bambaşka bir problemdir: Kelimeler üzerinde hiç kimsenin oynamaya hakkı yoktur. Çünkü: Kelimeler, milletindir.” Başgil'in kitabı dışında da okuduğum kadarıyla dilin sadeleştirilmesi belki de kısmen gerekli ve yapılması faydalıydı ancak sonuç olarak maksadını çok aşan, bazı dillere nefret duyup kelimelerini atarken bazılarına seve seve kapıyı açan , ilginç kelime uydurmalarına kalkışılan koca bir yanlış haline gelmiş gibi görünüyor. Alatlı'nın da dediği gibi "Bir baktık, dile Arapça, Farsça yerine, önce Fransızca, sonra da İngilizce girdi. Aynı şey. Eskiden halk, üç kelimesinden ikisi Farsça ya da Arapça olan aydınları anlamıyordu; şimdi de üç kelimesinden ikisi Fransızca ya da İngilizce olan ‘aydınları’ anlamıyor." İyi okumalar.
Türkçe Meselesi
Türkçe MeselesiAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 2012185 okunma
··
311 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
#81339748 bu da sadeleştirme merakına fazlasıyla kapılan yazarları anlatan bir örnek olarak dikkat çekici olsa gerek
Oldi okurunun profil resmi
Sağcılar bu olaya intikam ile solcular da korkuyla bakıyor. İki kesim de düzeltmek için değil de yıkmak için var. "Aman bu harf devrimini savunalım yoksa Atatürk'ün popülaritesi düşer" "oov şimdi burdan Atatürke saldıralım da popülerliği azalsın" Ne yazık ki niyetler bu kadar sığ. Bu bağnazlar yüzünden Türkiye bir türlü kendine gelemiyor. Bu kadar putçu ve fırsatçı insanlara rağmen bugünlere iyi geldik.
1 önceki yanıtı göster
Serhat okurunun profil resmi
Hakikaten öyle çok doğru tespit yapmışsın. Dediğin gibi "Bu kadar putçu ve fırsatçı insanlara rağmen bugünlere iyi geldik." Eklemeler için çok teşekkürler.
6 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
E okurunun profil resmi
Pdf var mı hocam?
Serhat okurunun profil resmi
Yok. Ama şöyle okuyabildim: Normalde halk kütüphanesine kayıtlıydım virüs yüzünden gitmedim almaya. Cep kütüphanem uygulamasında oturum açtım. Kullanıcı kodu yerine tc, şifre yerine 1 yazınca açılıyor oturum. Orada bu kitabın elektronik yayınını buldum bir siteye yönlendirdi oradan okuyabiliyorum sayfalar biraz ağır aksa da iş görüyor. Benzer şekilde başka aradığım kitapları da buldum hiç olmamasından iyidir yavaş okunması
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.