Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Değerli hocam Prof. Dr. Cüneyt Issı’nın Facebook sayfasında gördüğüm bu kitabı, konu Sait Faik olunca, büyük bir merakla edindim. Kitabın yazarı da hocamın eski bir öğrencisi olan Adem Kocamaz. Yüz bir sayfadan oluşan eser, akıcı üslubuyla ve ilginç kurgusuyla bir çırpıda okunacak bir yapıya sahip. Sait Faik’in hayatını hem gerçekçi hem de kurgusal bir yaklaşımla ele almış olan eserde iç konuşmalar, diyaloglar, çevre betimlemeleri Sait Faik kendisi anlatsa ancak bu kadar olur denilecek tarzda aktarılmış. Keyifle okuduğum bu eserde, çok fazla sürprizbozan vermeden, nelerden bahsediliyor, kısaca anlatayım. Naim Tirali’nin ‘Sait Faik’in Paris’teki Anlaşılmaz Beş Günü’ adlı yazısından esinlenilerek Adem Kocamaz tarafından kaleme alınmış bir biyografik roman. Sait Faik’in siroz tedavisi için gittiği Paris’te geçirdiği beş günü anlatıyor. Bu beş gün içinde orada tanıştığı ve kendisine hayran olan Türk öğrencilerle Paris’in ışıklı dünyasında çeşitli gezintiler yapıyor ve hastalığına çare olacağını umduğu doktorlarla tanışıyor. Kısa bir süre gibi gözüken bu beş gün Sait Faik’e bir ömür gibi geliyor ve İstanbul’u, annesini, arkadaşlarını, İstanbul’daki yaşantısını çok özlüyor Sait Faik. Hemen herkesin gidip görmek istediği âşıklar ve ışıklar şehri Paris’ten çok çabuk sıkılıyor. Her şeyden çabuk sıkılan Sait Faik’in ağzından en çok çıkan cümle de zaten “Gidelim mi?” oluyor. Akşamları otel odasına döndüğünde, odanın ne kadar soğuk ve sessiz olduğunu, bu odaların hiçbir zaman bir evin sıcaklığını veremediğini, sağa sola çiçekler ve duvarlara resimler konsa dahi ev ortamı oluşturmadığını, bu nedenle kendisini büyük bir yalnızlık içinde bulduğunu hissediyor, Sait Faik. Kendisiyle konuşuyor, tehlikeli bir rahatsızlığı olduğu için ölüm korkusunu iliklerine kadar hissediyor. “Ölüm onun için deneyimlenemeyen bir gerçekti. Meçhule giden bir gemi... Bilinen tek şey, tüm yolların ona çıktığıydı.” (s45) Sait Faik hayatı çok seviyor ve onun gözünde yaşamak; balık tutmak, kahvede oturmak, insan tanımak, Beyoğlu’nda bir aşağı bir yukarı dolaşmak, arada içmek, hikaye yazmak, velhasıl hiçbir şeye bağlanmadan avare gezmek bütün gün. Sait Faik böyle hayattan zevk alıyor, buna yaşamak diyor. (s58) Tedavi olmak için gelmişti Paris’e fakat bu yabancı şehirde, ameliyat masasından kalkamama ve İstanbul’u tekrar göremeden ölme ihtimali onu büyük bir korkuya sürüklüyor. Oradaki arkadaşlarının tüm ısrarına rağmen tedavi olmadan gerisin geri dönüyor İstanbul’a. Döner dönmez, Azrail’e kafa tutar gibi, arkadaşı Cahit Irgat ile tekrar bir rakı masası kuruyor ve dönüşünden üç yıl sonra hayata gözlerini yumuyor. Sait Faik’in özensiz ve savruk üslubunun eleştirisi yapılıyor İlhan adlı roman kişisinin diliyle. İlhan, hem savruk hem de nasıl bu kadar büyülü olabilen satırlar yazdığını hayretler içerisinde soruyor Sait Faik’e. Sait Faik bu soruya: “ Bu sanat parıltısıdır. Sanat, ne güzeli arar ne doğruyu ne de iyiyi. Çirkini, yalanı, yanlışı, kötüyü de dolar diline. Sanatın aradığı yalnız ve yalnız hürriyettir.” şeklinde cevap veriyor. (s31) Romana göre alıngan bir yapıya sahiptir Sait Faik, havadan nem kapar derecesinde: “Hem insanlarla samimi hem kimselere güvenmeyen, etrafına duvarlar ören, bu kalın duvarlar içinde gittikçe yalnızlaşan, en küçük bir imadan alınan, küsen, tedirgin bir insan haline gelmişti.”(s67) En yakın arkadaşlarının bile ufak çaplı takılmalarına sinirlendiğini, onlarla kavga etmeyi göze alan bir yapıya sahip olduğunu öğreniyoruz romandan. Yanlış anlaşılmasın, hassas bir kalbe sahip olan Sait Faik, bu tartışmaların üstünde çok durmuyor ve arkadaşlarıyla yeniden can ciğer kuzu sarması oluyor. Sait Faik’in hayatında çoğu şey yarım kalmış romanda anlatıldığına göre. Muallimlik macerası, ticaret macerası, gazetecilik hevesi, bazı hikayeleri, hastalığının tedavisi ve aşkları... Henriette adlı Fransız bir sevgilisi olduğunu ve onu da terk ettiğini, Paris’te karşılaştıklarında kendisinin bile haberdar olmadığı bir çocuklarının olduğunu öğreniyoruz şaşkınlıkla.(s80) Sıradan insanların hayatını onların diliyle anlatan büyük yazarımızın şu beş günlük hayatına ortak olmak isteyenler için mükemmel bir eser olmuş. Hem keyifle hem de hüzünle okuduğum bu romanı herkese tavsiye ediyorum.
Paris' te Beş Gün
Paris' te Beş GünAdem Kocamaz · Dorlion Yayınevi · 202016 okunma
·
82 görüntüleme
Özgür Bulut okurunun profil resmi
Sevgili Mehmet Emin in incelemesini zevkle okudum. Katılmamak elde değil. Alkışlar hem size hem kitaba hem de yazarına...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.