Gönderi

368 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
Şaşkınlığın, hayal kırıklığının ve çaresizliğin hikayesi...
Bulgakov, hayal ve gerçeğin iç içe geçtiği şaşırtıcı, büyülü hikayeleri ve insanın kırılma anlarında hissettiklerini görünür kılması ile çok özgün ve etkileyici bir dile sahip benim için… Hani nasıl Dostoyevski insanın, belki kendinin bile farkedip tanımlayamadığı duygularını müthiş yazım diliyle gözümüzün önünde canlandırıyorsa, Bulgakov da bir benzerini insanın geçirdiği hayal kırıklıklarını, krizleri ve yoksunlukları tarif ederken yapıyor. Nitekim ilk büyük eseri olan “Beyaz Muhafız”da da insanın içine huzur veren bir aile ortamının tümüyle kontrolleri dışında cereyan eden saçma bir iç savaşın etkisi ile yavaş yavaş çözülmesini anlatırken, bizi bu çaresizliğin, ama bir yandan hep var olan umudun bir parçası yapıyor. Roman, babalarını yıllar önce kaybetmiş Turbin ailesinin 3 genç ferdinin, annelerinin ölümünün hemen ardından, aniden gelen iç savaşın ortasında sürüklenmelerini ve hayata tutunma çabalarını anlatıyor bize. Mekan Kiev, zaman tarihin en büyük kırılma anlarından biri, 1918-19 yılları. Yüzyıllar boyu koca Rus İmparatorluğu’nun değerli bir parçası olan Kiev, peşi sıra gelen haberlerle çalkalanır önce: 1. Dünya Savaşı’nda Almanlar’a karşı başarı ile savaşan Rus orduları 1917’de Çar ve ailesinin Bolşeviklerce öldürülmesinin ardından sahipsiz kalır ve dağılır, askerler ellerinde silahlar, evlerine dönerler. Aslında savaşı kazanan taraftadırlar, ama ringden erken çekilmişlerdir; toplumda bunun yarattığı büyük bir moral bozukluğu vardır. Dünya, İmparatorlukların peşi sıra yıkıldığı bu dönemde yeni yönetim arayışları peşindedir; Fransız devriminin “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” mesajı ve takip eden ulusalcılık akımından etkilenen Petliura sürgünde Ukrayna bayrağı altında ulusu birleştirmeye çalışırken Çar’ı deviren ve Moskova’yı ele geçiren, ama halk arasında henüz pek tanınmayan Bolşevikler’in ayak sesleri giderek daha çok yaklaşır. Bu ortamda çok ama çok azınlıkta kalan, ancak bu acınası durumlarını farketmeyen bir grup vardır: Beyaz Ruslar. Çarlık döneminde İmparator’a sadakatle yetişmiş ve çoğunluğu askeri okullarda okumuş bu varlıklı, iyi eğitimli gençler ne Petliura’yı, ne de ta Moskova’daki Bolşevikler’i ciddiye alırlar. Onlar Çar’ın eski bir komutanı olan Ataman’ın etrafında, üstelik savaşta öldürmeye çalıştıkları Alman’ların kanatlarının altında -halkta ne kadar nefret uyandırdıklarını fark etmeksizin-, İmparatorluğu yeniden ayağa kaldırma hayalleri içindedirler. Halktan o derece kopukturlar ki, ancak Petliura arkasında büyük ordusu ve halk desteği ile şehirde göründüğünde tatlı rüyalarından uyanırlar. Yazarın sözleri ile ”şehir yirminci yüzyılda bir daha tekrar etmesi pek olası görülmeyen doğa dışı, garip bir hayat” yaşar. Kitabın dipnotunda, Kiev’de hikayenin geçtiği ev ve mekanların Bulgakov’un gençliğinde yaşadığı yerler, Turbin ailesinin kendi ailesi, Aleksey Turbin’in ise kendisi olduğuna dair detaylı bir inceleme var. Tam da romandaki Aleksey gibi çarlık ideolojisi ile yetişmiş iyi eğitimli bir doktor olan Bulgakov’un 1. Dünya Savaşı’nda cephede yaşadıklarını, geçirdiği tifüs nöbetlerinin ve yıkılan ideolojisinin ardından yaşadığı hayal kırıklıklarının izlerini kitapta takip etmek mümkün. Vize almasını ve ailesinin peşi sıra Paris’e gitmesini engelleyen, böylece onu Komünist Moskova’da Stalin ve ekibinin çizmeleri altında ezilmeye mahkum eden tifüsten romanında bahsettiği kısımdaki öfkesi ve rüyalarındaki hesaplaşmaları da takdire şayan örneğin. Şaheseri “Usta ile Margarita”da da olduğu gibi 1900lerin başındaki o siyasi karmaşanın, benzeri az görülmüş katliam, acı ve yıkımların ve en önemlisi değerlerini korumaya çalışan bireyin çaresizliğinin yarattığı “delilik”i gözümüze sokarak yine etkilemiş bizi. Turbin ailesinin bu hikayesinin Stalin’in beğenisini kazandığı için yazarımızı Sibirya’ya sürülmekten kurtardığını, ancak Moskova’da -sansür ve takipler ile- ölene kadar süren çileli bir hapis hayatına mahkum ettiğini de not olarak düşmeliyim incelememi bitirmeden önce. Yani kendi hayat hikayesi sayesinde hayatta kalmış, ama aynı nedenle yaşarken cehennemi görmüştür Bulgakov. Şaşkınlığın, hayal kırıklığının ve çaresizliğin bu dik duruşlu hikayesini ben beğendim, sizlere de tavsiye ederim.
Beyaz Muhafız
Beyaz MuhafızMihail Bulgakov · Maya Kitap · 2014160 okunma
·
147 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.