SANIRIM HİÇ BİR ZAMAN İYİ BİR ŞAİR OLAMAYACAĞIM
odamın içinde yapayalnızım
bütün kitaplarım raflarından yere düşmüş
darmadağınığım
duvarlar üzerime doğru geliyor
ve kapılar ardına kadar kilitli
geceden kalma bir pencere
açık duruyor üzerimde
gökyüzü masmavi görebiliyorum
alnızlığımmın bütün çıplaklığını
kuşların sevişmeleri kulağımda yankılanıyor
duyabiliyorum ağaçlardan düşen yaprakların hışırtılarını
rüzgar esiyor penceremden içeri
bu şehre ait ne kadar yalnızlık varsa
odamın içinde toplaşıyoruz
eski toplantılar gibi
siyah bir sis sarıyor duvarlarımı
duvarlar üzerime üzerime geliyor
bedenim yorgun düşüyor rüzgarlardan
havanın soğukluğundan titriyorum
dudaklarımda yalpalanıyor hiç bilmediğim sokaklarının kokusu
bedenimin içinde küfre dönüşmeyen tek şey gülüşlerin oluyor
bu kör duvarlara sığdırdığım şehire
bir tek sen sığmıyorsun
dışarıda yağmur yağıyor
kentin kaldırımlarından oluk oluk kanlar akıyor
bir kaç silah sesi
faili meçhul bombalar patlıyor uzaklarda
konuşmayı unutmuş çocuklar gülümsüyor lüks arabaların ön camlarında
bir siren sesi daha yükseliyor gökyüzüne doğru
duyan olur diye belki
alt komşunun bozuk saatinin sesine inat
ki zamandan çalınan akrep ve yelkovan
devam ediyor hayat
güneşin batışı düşüyor odamın en dipsiz kuyularına
üşüyorum
yalnızlığın şehri olmuş odamda
sığabildiği kadar yazılan satırlarla
aklıma gelen tek mutluluk sen oluyorsun
eskiye dair hatırladığım tek gülüşler senden kalıyor bana
dudaklarımın üzerinde üşüyoruz
ve üzerimizi örten hiç kimse olmuyor
saklanıyoruz
bu şehrin insanlarından
senden