"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter." *** İlk baskısı 1947'de Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan bu eser o tarihte sansasyonel bir etki yaratmış ve içeriği sebebiyle Bakanlar kurulu tarafından dağıtım yasağı ve toplatma kararı alınmıştır. Değerli yazar eseri tamamlar tamamlamaz bir aile dostunun yanına gidip bu yeni hikayesini okumaya başlar. Sırça Köşk adlı hikayeden sonra dostu Sabiha Sertel, " Bu kelleler sırça köşkü yıkacaklar ama korkarım bu köşke önce seni fırlatacaklar." demekten kendini alıkoyamaz. Sabahattin Ali ise gülerek şu yanıtı verir: "Su testisi su yolunda kırılır." ***

Sırça Köşk yarattığı etki ve içerdiği sert eleştiri sebebiyle başta kolluk kuvvetleri olmak üzere pek çok kişiyi tedirgin etmiş, yayımlanmasından sonra Sabahattin Ali'nin etrafındaki baskıyı gözle görünür biçimde arttırmıştır. İçeriği toplamda 13 hikaye ve 4 masaldan oluşmakta olan değerli öykü kitabında; toplumsal eleştirilerden insan dediğimiz mahlukatın bilinmezliğine kadar birçok konuya değinilmiş. Genel anlamda ikiyüzlülük, dönemi olumsuz şartları, ticari , ekonomik , toplumsal sıkıntıları ve yer yer siyasi eleştiriler sade bir üslupla ele alınmış. Kitaptaki öykülere baktığımızda genel anlamda acı şeyler, geçim sıkıntısı ve hep olumsuz durumlar göze çarpıyor. Lakin değerli yazar yine nüktedan kalemiyle Bahtiyar Köpek adlı hikayesinde muzip bir şekilde yanıtlıyor bu iddiayı: "Ben karanlık şeylerden bahsetmek için dünyaya gelmemişim. İçim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteğiyle yanıyor. Hele cümle âlem bu zengin köpeğinin onda biri kadar rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!" *** Tüm

Sabahattin Ali ve öykü severlerine gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim fevkalede bir eser. Henüz okumadıysanız listenize eklemeyi unutmayın derim. *** Kitapla kalın.