Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

188 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
2005 yılı Yunus Nadi Öykü Ödülü alan kitabımız içinde 14 öyküyü barındırıyor. Varoş veya taşra diyeceğimiz yerin insanları, onların doğal yaşantısı içinde ne eksik ne fazla, tam da kararında anlatıldığı için kurgu aslında kurmacanın da dışına çıkıp topluma da ayna tutuyor. Sağlam cümlelerle oluşturulan öyküler anlatılan kurguyu en anlaşılır cümlelerle ortaya koyuyor. Yerel sözcüklerin de bazı öykülerde karşımıza çıkması eseri daha doğal hale getiriyor bence. Öykülerin odağında, sevinçleri hüzünleri, beklentileri, hayalleri ile yaşayan insanlar konu edilmiş. Bundan sonraki kısımlar spoi içerebilir demedi demeyin:) 1.VE DEMİŞTİK Baba karakterinin de irdelendiği öykü lise çağındaki bir delikanlının masum platonik aşkını işliyor.Dile getirilemeyen ve masumane biçimde, adı gibi ışıldayan Işıl'a duyulan aşkın dile gelemeden içe gömülmesi naif, sıcacık, insani ifadelerle harika anlatılmış. Kahramanımızın yakın arkadaşı Harun'a, Işıl'a hissettiklerini açıklamak için bin dereden su getiren düşünceleri dile getirilemeden içe gömülüyor. 2.HER DAĞIN KENDİ KIŞI Kahramanımız Raşit ağzından yazılan öyküde dilin kullanımı, yapılan benzetmeler şiirsel bir havada su gibi akıyor. "O tek tük, kırık dökük, titrek ışıklar dağın korkulu bağrında nasıl bir yara açabilirler.". 28 sözgelimi buradaki imgenin kullanımına bakın ve daha yazamadığım nice yerinde kullanılmış, orijinal imgeler harikulade. Bir köy okulunda öğretmen olan Raşit'in okulların tatil olmasıyla memleketine doğru yola çıkması, otobüs yolculuğu sırasında tasvir edilen durumlar, düşünceleri, hissettikleri, yalnızlığı, çekingenliği o kadar tanıdık ki... Yürek çarpıntıları içinde kendini roman kahramanı gibi hisseden Raşit, otobüste gördüğü ama yetiştiği ortamdan dolayı hoşlandığı kadın öğretmene ilgisini gösteremeyişi, düşle gerçek arasında akıp giden düşüncelerin ifadesi olan öyküyü çok beğendim. 3.ORMANLARIN GÜMBÜRTÜSÜ Deniz kenarında bir köyde yaşlı bir karıkoca, yalnızlık içerisinde köyde yaşıtlarının yavaş yavaş ölmeye başladığı, senede bir gelen çocukları ve torunlarının özlemiyle derin yalnızlık içerisindeler öykünün başında. Okurken duyulan hüzün kaçınılmaz ama bu yalnızlık ajite edilmeden günlük hayatın doğal akışı içerisinde anlatılmış. Öykünün sonu ise daha dramatik. İster istemez sorguluyor insan," biz de mi yaşlanınca bunları yaşayacağız", empatinin kaçınılmaz olduğu bu öykü insanı çok etkiliyor. Bu hissi Magda Szabo'nun İzanın Şarkısı kitabını okurken de hissetmiştim. 4. EYLÜLDEN ÖNCE Siyasi ortamın yine sağ-sol diye kutuplara ayrıldığı yıllarda köyden üniversite okumak için gelen bir delikanlının yaşam mücadelesi, hayata tutunmaya çalışması harika anlatılmış. Tek amacı okumak olan delikanlının en büyük korkusu siyasi karışıklık içinde kaybolmak... Çünkü her iki tarafa da ait olmayan delikanlı başına bir olay gelmesinden korkar, bu çekincesi ise samimi bir şekilde anlatılır. Çok sevdiği ninesiyle kalan delikanlı kıt kanaat geçinmeye çalışır. Köyün anlatıldığı yerlerde köydeki sap, saman, tezek kokusu öyle güzel anlatılır ki burnunuza bu kokuları alır, gözümüzün önüne bir köy resmi çıkar adeta. Öykünün ana düşüncesi ise :"Gençlik, ilk yağan kara benzer ;çok yağar ama çabuk erir..." s. 72 5.ÜZERLİK "Bademliğin arkasındaydı hayat ve çocukluğumuz bu büyük tepenin dibindeki sonsuz ve sessiz bekleyişti." Yine harika bir öykü. 16.yaşındaki bir gencin resme merakı, resim sergisine katılmak hayali sıcacık ifadelerle anlatılmış. Lakin öyküye çöken bir hüzün de eşlik ediyor okura. O kadar bizden bir öykü, bize has bir öykü ki... 'Hasibannem' denilen ninenin yaşadığı yerde bir gece evdeki kovadan su içerken minik bir yılan yuttuğunu düşünmesi, maaşını çekerken torununa kitap parası vermesi, ona olan sevgisi içinizi ısıtıyor. Üzerlik otunun yakılıp nazardan koruma çabası ise bize ait ananevi unsurlardan biri öyküde yer buluyor. 6.KIZAK Harika bir öyküydü. Okurken yapılan tasvir ve anlatımla her şey gözümün önünde cereyan etti adeta. Bir kasabada Cihangir isimli küçük çocuğun tek oyuncağın olan kızağının daha iyi kayması için dedesinin metal halka takması ve kasabanın en iyi kızağına sahip olmasının sevinci anlatılıyor Öyküde paylaşmanın önemi, dayanışma gibi sosyal konulara da dikkat çekiliyor. "dil kırma" deyimi kullanılmış bankacının oğlu Hür'ün konuşması için , benim memleketimde de "dil çırpma" denirdi. 7.ÇAMLIK PALAS Kızak öyküsüyle ilintili bir öyküyle karşı karşıyayız. Delikanlı kahramanımızın kızağı sayesinde işe giren babasının öyküsünü yazmayı istemesi, Çamlık Palasta kalan bir yazarın odasında kafasındaki öykünün yazılmış olduğunu görmesi, delikanlının şaşkınlığının anlatıldığı öykü çok enteresandı. Delikanlının yazarlık merakı çok güzel ifade edilmiş. Bir tutku halinde anlatılmış. 8.UZAK YAKINLIKLAR Kızak öyküsünün devamı niteliğindeydi öykü. Genç kahramanımız Cihangir'in ortaokuldayken bir matbaada çalışması, çizgiromana, kitaba, gazeteye ilgisinin öyküleştirildiği kurgu yine sıcacık ifadelerle kaleme alınmış. İlk defa tren gören, tren yolu gören Cihangir çok heyecanlıdır. 9.KUŞ YÜZÜ GÖRMEK Bir kuş sever öyküsü. Bir köy hayal edin, bu köyde güvercinlere tutkuyla bağlı bir adam ve onun yetiştirdiği bir delikanlı. Kuşlara verilen güzel isimler... Bu öyküde güvercinlerle ilgili detaylı bilgiler yer alıyor, bu da yazarımızın da bir zamanlar kuşlarla yakından ilgilendiği düşüncesini doğuruyor bende. 10.DALLAR KIRILIRKEN RÜZGAR SAKLI KALIR Bisiklet sevdalısı bir çocuğun öyküsü ama dede ve nineyi de tanıyoruz. Dede, nineye "eksikli" diye hitap ediyor. Böyle bir kullanım var mı Anadolu'da bilmiyorum ama umarım yoktur, ne için eksikli denildiği öyküde geçiyor zira. Dede ve nineyle geçirilen çocukluk, amcayla geçirilen ergenlik dönemi anıları, hoş bir anlatımla okura sunulmuş. 11.İŞLENGİ Yeşilçam filmlerinin hoş anlatımıyla başlayan öykü, ergenliğe girmeye başlayan delikanlıların gözünden filmlerin değerlendirilmesi yapılırken okurun kendinden bir şeyler bulacağına inanıyorum. Mahallede Fatma Girik'e benzeyen güzel kız ve gençlerin hayalleri... En güzel gözlü kızı seçen gazeteler ve bizim kuşağın gençliğine ait hayallerin konu edildiği öykü güzeldi. 12.PEMBE GÜL Köyün masum delikanlısı ve köyün en güzel kızına aşık gençler. Güzel kız Pembe'ye mektup taşıyan çocuk, okuma yazma bilmeyen Pembe'ye okuma yazma öğretmeye çalışması, isminden utanan Pembe'ye Gül adının verilmesi gibi günlük hayata ait canlı unsurların anlatıldığı sıcacık bir öykü yine. 13.SERPENEK Öncelikle serpenek saçak anlamına geliyormuş, öykü bununla başlıyor. Öykünün genelinde Fayık Abi denilen kişiyle yapılan içki muhabbeti ve içki masallarının değişmez kadın muhabbeti üzerine enteresan bir öykü. Bu öykü içime bir sıcaklık vermedi doğrusunu söylemek gerekirse. 14.PORNO TEMİZLEYİCİSİ Sefa Bey adında bir memur. Bilgisayar ve İnternetin yeni olduğu yıllarda bir ofisteki bilgisayarlara giren porno sitelerin virüsleri.Virüsleri temizlesin diye yardım istenen Sefa Beyin içsel konuşmalarla verilen kurguda sık sık tebessüm ettim. Keyifli bir öykü, aynı zamanda da kitabın da son öyküsü.
Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı
Dönüşsüz Yolculuklar KitabıEthem Baran · İletişim Yayınevi · 2013100 okunma
··
170 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.